Hüseyin'in kesip koparılan bir kolu Irak çöllerine çakallar yesin diye atılmıştır. O yüzdendir ki o gün bugün hala Irak topraklarında birlik ve dirlik yok.
Hüseyin'in başsız vücudu Fırat nehrinin suları altındadır. Bir gözü çıkarılmış kafası Suriye- Şam da bilinmedik bir yere gömülmüştür. Bu nedenledir ki o günden sonra bu coğrafya da yüzü gülen olmamıştır.
Peki ya Hüseyin'in ruhu nerededir?
Nerededir Hüseyin?
Hüseyin hala diridir, hala kanı akmaktadır. Bosna Hüseyin'dir, Gazze Hüseyin.. Çanakkale Hüseyniliktir, Malazgirt Hüseyniliktir. Hüseyin kulluğuna ahdi ile sadık aşkın belâsına ihanet etmeyenlerin olduğu her yerdedir.
Kula kulluk etmem dediği için idam edilen Ebu Hanife'dir Hüseyin. Hüseyin ?'Zalim zenginler! Fukaraların alın teri size haramdır! Diyen Ebu Zerr'dir. Libya da Ömer Muhtar'dır Hüseyin. Hüseyin Balkanlarda Aliya İzzet Begoviç'tir.
Hak! Özgürlük! Adalet! Allah aşkı! Rasulullah sevdası! Diye haykırdıkları için darağacında sallandırılan her baş bir Hüseyin'dir.
İman tarihine Hüseyin aynasından bakılmaıkça Yezidlerin hal ve gidişatları ?'Bak ya, daha ne istersiniz zalim diye nitelendiğiniz adam konuşmalarında Allah diyor, meydanlarda bedava kuran dağıtıyor'' diye nice söz perdeleri kapanır durur.
Yezidleşenlere karşı suya sabuna dokunmamayı ?'takva sahibi'' olarak görenlere sorarsanız sahabe de kayıtsız bir teslimiyet içerisinde olmuşlardı. Evet, söz konusu vahiy olduğunda şartsız teslimiyet vardı; ancak çiğneniyorsa susmak şeytanlık sayılırdı.
İman tarihimizde var olan sermayelerin en değerlisi şehaddettir. Şehadet geleneğini unutup şehitlere mezarcılık yaptığımız günden beri imam Hüseyin'in kanı daima ıslak kalacaktır. Yas tutmak değildir Hüseyin' i anlamak. Hüseyin bizden gözyaşı inilti istemiyor. Onurlu bir kul olarak yaşamayı, bu yaşayışa Yedizlik yapanlara karşı şehadet şerbetini içmeye davet ediyor.
İmam Hüseyin bize, şehadetinden de büyük bir ders vermiştir, bu ders, haccı yarıda bırakıp şehadete doğru yola çıkmasıdır. Bedeninle Kabe'yi tavaftasın. Ruhunla Yezid'in yeşil sarayında sofrasındasın. ''Hak ile batıl arasında geçen savaşa katılmaktan sonra nerede olursan ol, ne fark eder?
Eh ne diyelim: Allah hayrımızı versin!
Kerbela, Aşk'a Belâ: Hz.Hüseyin | Sinan Yağmur
Diğer Sinan Yağmur Sözleri ve Alıntıları
- Aşk kutsaldır; kirli gönüllerde yuva yapmaz!
- İnsanın toprağı aşk şebnemi ile yoğruldu
Ruhun damarına aşkın neşteri vuruldu
Ondan bir damla aktı. Ve ona da 'Gönül' adını verdiler. - Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ''Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır.''(ss.199)
- Allah annesini sevene Peygamber'in hırkasını giydirir.
- Kulluğunu Allah katında öyle yücelt ki,
Allah, sana sorsun:Kaderine ne yazayım.(ss.181) - "Yağmur değil de sen yağardı bu şehrin üzerine.Her defasında sokağa atardım kendimi.Islanmak güzeldi sende.Sen yağdıkça üzerime."
- hayatını öyle yaşa ki RABBİN sorsun sana kulum kaderine ne yazayım diye...
- Bazı aşklardan yeniden doğarak çıkarız, yolumuz ulaşır ilahi aşka. Bazen de aşk çölünde parça parça ölerek mahzun kalırız. Biz dünyanın aşk mağdurlarıyız. İlahi kader bizi bin türlü belaya düçar etse de, bezm-i elestte dediğimiz beladan vazgeçmeyiz. Arafta kalmak gibi bir tercihimiz yok bizim. İlla aşk. İlla bela.
- Aşk yolculuğunun yakınlık ve uzaklık mesafesi olmaz. Aşk yolunda olanın, "Ya bulamazsam" derdi olmaz. Sen yola düşmeden bir bak bakalım yüreğine, yol sana kısmet olup düşmüş mü?
- Kerbela'dan yıllar sonra bir Kufe'li İmam Cafer'e gelir ve sorar: Ey İmam! İhramlı iken bir sineği ezersem, onun kanı Haccı bozar mı? İmam sesini yükselterek : Be utanmaz! Hüseyin'in kanını dökerken çekinmediniz de çıkmış benden sineğin kanının hükmünü mü soruyorsun. Yıkıl karşımdan!