Herkesin sanat tarihi okuması şart değil, mimari estetiği bilmesi de şart değil. Ama İstanbul gibi bir dünya şehrine damgasını vuracak ve bir dönemi belirleyecek bir yapıtın jürisinde, siyasilerin değil, bu işin uzmanlarının bulunması gerekmez mi? Hiçbir projeye, etütleri yapılmadan, etkileri anlaşılmadan balıklama atlanmaz. Ama bizim ülkede tek önem verilen şey, sadece rant ! Para gelsin de, ağaçlar kesilmiş, insanlar hastalanmış, hayvanlar aç kalmış, kimsenin umurunda değil!
Ah benim, her başına geleni bir başkasına fatura etme huyum... Ben doğruydum da etrafım mı çıldırmıştı? Yoksa tuhaf olan ben miydim? Çağımın dışına mı düşmüştüm? Kendimi zamana mı uyduramamıştım? Ben kafası ve yüreği eski devirlerin romantik aşklarının yaşandığı günlere takılı kalmış, demode bir resimli roman kahramanı mıydım?
Kimse bir diğerine fikirlerini, seçimlerini ve yaşam tarzını beğendirmek, benimsetmek zorunda değil. Çünkü her insan sonuçta düşe kalka kendi doğrusunu buluyor, kendi hayatını yaşıyor. Makul insanların evlatlarını günahlarıyla sevaplarıyla kabul etmeleri lazım.
Bazı şeyleri affetmek hiç kolay değil. Affetmemek, etmekten bin kere daha zor.
Diğer Ayşe Kulin Sözleri ve Alıntıları
- Telefonu kapatınca ayağa kalkıp,zafer kazanmış komutan edasıyla gerine gerine dolandı odanın içinde Yusuf.Suttan Hanım'ın haylaz diye bellenen küçük oğlu, tahsili,terbiyeli ve çok kıymetli büyük oğlundan daha iyi idaer ediyordu Şelale Un Fabrikasını.Zaten bu gerçeği gördüğü için değil miydi, artık Meclis'te olmamasına rağmen Kerami'nin Bozova'ya gelmeyip deAnkara'kalması.
- Hayatın boyunca seveceğin bir hayale sahipsin.O tamamen seninken kaybettin onu.
- Hiç olmazsa ben elimden geleni yapmıştım. Hayallerimin peşinden gitmiştim. İleride bir gün, aşk nedir diye sorarlarsa bana, Işık adında biri, diyecektim, ilk görüşte vurulduğum, peşine düştüğüm, yaklaştığım ama hiçbir zaman kavuşamadığım...
- Ah Can,kardeşim,sen bir kere öldün,bizlerse milim milim ölüyoruz o gün bu gündür ! Mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz,kendimizle barışamıyoruz,yaptığımız tüm saçmalıkların faturasını senin ölümüne yazıyoruz !
- "Günbatımını, şafağı, mehtabı seyrettiğimde ya da yıldızlarla dolu lacivert göğe baktığımda içim sevinç doluyor. Acılarıma rağmen, yaşadığıma şükrediyorum."
- Minnettarım tüm hayatımı vakfettiğim cüzamlılarıma, çünkü onların onların sayesindedir ki, memleketimin binlerce başka çocuğuna da uzanabildim. Yoksul olmaları, çaresiz olmaları koşuluyla, hiç ayrım yapmadan, Türk, Kürt, Süryani vs. demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladım, ışık tuttum yollarına. Beni hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gavurluğum kaldı, ne Kürtçülüğüm, ne de komünistliğim. Şu son aramayla da darbeci yerine kondum. Umrumda bile olmadı.
- Mutsuz olmaya alışmışım bir kere! Tıpkı sigara gibi kötü bir alışkanlık mutsuzluk; tuhaf bir keyif veriyor tiryakisine, hayatını sinsi sinsi yiyerek, damarlarını tıkayarak öldürürken!
- "Bir şeyi daha fark ediyorum; bir çocuk hayatının ilk beş on yılını nerede geçirdiyse, o yerin gönlünden ve beyninden sökülüp atılması mümkün değildir. Dünyanın en çirkin, en ilkel köşesi bile olsa büyüdüğü yer hep sevgiyle hatırlanacaktır, ömrünün sonuna kadar."
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.