Her geçen gün, her geçen hafta, her geçen on yıl, bir efendiyi bırakıp, öteki efendiyi göklere çıkaracaksın; bu arada kendi bebeklerinin yakarılarını, delikanlılarının perişanlığını, kadın ve erkeklerinin özlemlerini duymayacaksın; ya da duysan bile, burjuva bireyciliği deyip geçeceksin. Yüzyıllar boyunca, yaşamın korunması gereken durumlarda kan dökeceksin ve özgürlüğü, cellatların yardımıyla sağlayacağına inanacaksın; böylece kendini tekrar tekrar aynı bataklığın içinde bulacaksın. Yüzyıllar boyunca, kendilerini bir şey sanan laf ebelerinin dediklerini yapacaksın ve yaşam, senin yaşamın seni çağırdığında sağır kesilecek, duymayacaksın. Çünkü yaşamdan korkuyorsun, küçük adam, çok korkuyorsun. Yaşamı öldüreceksin, bunu yaparken de, sosyalizm uğruna, ya da devlet, ulusal onur uğruna, ya da Tanrının büyüklüğü uğruna yaptığına inanacaksın. Bilmediğin ve bilmek istemediğin tek bir şey var: Kendi zavallılığını saatten saate, günden güne yaratmakta olan kendinsin; çocuklarını anlamıyorsun, yürekliliklerinin, özgüvenlerinin, istemlerinin gelişmesine fırsat vermeden öldürüyorsun onları, köreltiyorsun; sevgiyi çalıyorsun; hırslısın, başkalarına üstün olmak, onları yönetmek, güçlü olmak için can atıyorsun, iktidar delisisin sen; efendi olabilmek için kapında köpek besliyorsun. İşte bütün bunları bilmiyorsun sen küçük adam. Yüzyıllar boyunca yolunu sapıtacaksın, sonunda sen ve senin gibiler, genel bir toplumsal sefalet sonucu kitle halinde öleceksiniz; sonunda, ilk kez kendi içine baktığında, varlığının korkunçluğu ve çirkinliği ince, zayıf bir kıvılcım halinde belirecek. Bu senin içinde yanan ilk kıvılcım olacak. Sonra, yavaş yavaş giderek ve karanlıkta el yordamıyla yolunu bulan biri gibi, dostunu -yaşamın sevgi, çalışma ve bilgi üzerine kurulduğuna inanan adamı- aramayı öğreneceksin, onu anlamayı ve ona saygı duymayı öğreneceksin. Bundan sonra yaşamın için kitaplığın boks maçından daha önemli olduğunu anlamaya başlayacaksın; ormanda düşüne düşüne yürümenin, sokaklarda tören yürüyüşü yapmaktan daha önemli olduğunu, iyileştirmenin öldürmekten, sağlıklı bir özgüvenin ulusal bilinçten daha önemli olduğunu ve alçak gönüllülüğün birtakım boş naralardan daha iyi olduğunu anlamaya başlayacaksın. Belli bir amaca varmak için her türlü aracın, aşağılık ve alçaklıkların, çirkin yöntemlerin bile geçerli olduğunu sanıyorsun. Yanılıyorsun: Amaç, ona varmak için yürüdüğün yoldadır. Bugün attığın her adım, senin yarınki yaşamındır. Hiçbir büyük amaca, kötü ve aşağılık yöntemlerle varılmaz. Yaptığın her toplumsal devrim bunun doğruluğunu gösterdi. Amaca giden yolun kötülüğü, iğrençliği ya da insancıllıktan uzak oluşu, seni de kötü veya insanlık dışı yapmakta ve böylece amacına varmanı da olanaksız kılmaktadır. Peki. ama, Hristiyan sevgisini yeşertme, Amerikan Anayasası'nı uygulama ve benzeri amaçlarıma nasıl varacağım? Senin o Hristiyan sevgin, Amerikan Anayasan, her gün ne yaptığına, her saat ne düşündüğüne, eşini nasıl kucakladığına, ve çocuğuna nasıl davrandığına, toplumsal sorumluluğun olan işine ne gözle baktığına, senin yaşamını baskı altında tutan, seni sömüren kişi gibi olmamak yolunda ne gibi çabalar harcadığına bağlıdır.
Diğer Wilhelm Reich Sözleri ve Alıntıları
- Başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret
edemiyorsun: Koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun
kafanda. Kendini küçümsüyorsun, Küçük Adam.
....
Çünkü büyük adam, sana benzmez; yaşamının amacı yığın yığın para biriktirmek, ya da kızlarını toplumsal konumu iyi birileriyle doğru dürüst evlendirmek, ya da bir siyasal göreve atanmak, adının başına bir yığın büyük sözcükler eklemek ya da Nobel Ödülü almak değildir. Bu nedenle, büyük adam sana benzemediğinden ona bir «dâhi» ya da «garip» dersin. Oysa o, bir dâhi olmadığını, yalnızca bir yaşayan canlı olduğunu söyleyecektir.
....
Çünkü sen «halk», «kamuoyu» ve «toplumsal bilinç»sin. Bunların sana yüklediği dev sorumluluğun ne olduğunu içtenlikle, dürüst olarak düşündün mü hiç Küçük Adam?
....
Yaşamdan mutluluk istiyorsun, ama güvenlik çok daha önemli sana göre. Güvenliğin uğruna belini kırmaya, canını vermeye hazırsındır. Mutluluk yaratmayı, onun tadını çıkarmayı ve korumayı hiçbir zaman öğrenmemiş olduğundan, başı dik bir bireyin yürekliliği nedir, bilemezsin.
....
Mutluluk, uğrunda çalışılmasını gerektirir; mutluluk gökten yağmaz, kazanılır. Oysa sen mutluluğu yalnızca yalayıp yutmak istiyorsun; bu yüzden senden kaçıyor o da; senin kendisini kemirmeni, yutmanı istemiyor. - "Köpeğim seni kokladı , neşeyle zıpladı .İyi bir cins köpek olduğunu hemen anladın ve şöyle dedin:
Onu zincire vursana huysuzlaşsın havlasın ? Bu köpek gereğinden çok dostluk gösteriyor insana.
Zincire vurulmuş huysuz bir köpek istemiyorum ben dedim.Huysuz köpekleri sevmem.
Ey zavallı küçük oduncu , bu dünyada senden daha çok düşmanım var ama gene de , herkese dostça davranan , doğallığını yaşayan bir köpeği yeğliyorum ; düşmanlardan korunmak için olsa bile , bir köpeğe acı çektirmek , onu bozmak istemiyorum." - Başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret
edemiyorsun: Koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun
kafanda. Kendini küçümsüyorsun, Küçük Adam.
....
Çünkü büyük adam, sana benzmez; yaşamının amacı yığın yığın para biriktirmek, ya da kızlarını toplumsal konumu iyi birileriyle doğru dürüst evlendirmek, ya da bir siyasal göreve atanmak, adının başına bir yığın büyük sözcükler eklemek ya da Nobel Ödülü almak değildir. Bu nedenle, büyük adam sana benzemediğinden ona bir «dâhi» ya da «garip» dersin. Oysa o, bir dâhi olmadığını, yalnızca bir yaşayan canlı olduğunu söyleyecektir.
....
Çünkü sen «halk», «kamuoyu» ve «toplumsal bilinç»sin. Bunların sana yüklediği dev sorumluluğun ne olduğunu içtenlikle, dürüst olarak düşündün mü hiç Küçük Adam?
....
Yaşamdan mutluluk istiyorsun, ama güvenlik çok daha önemli sana göre. Güvenliğin uğruna belini kırmaya, canını vermeye hazırsındır. Mutluluk yaratmayı, onun tadını çıkarmayı ve korumayı hiçbir zaman öğrenmemiş olduğundan, başı dik bir bireyin yürekliliği nedir, bilemezsin.
....
Mutluluk, uğrunda çalışılmasını gerektirir; mutluluk gökten yağmaz, kazanılır. Oysa sen mutluluğu yalnızca yalayıp yutmak istiyorsun; bu yüzden senden kaçıyor o da; senin kendisini kemirmeni, yutmanı istemiyor. - "Köpeğim seni kokladı , neşeyle zıpladı .İyi bir cins köpek olduğunu hemen anladın ve şöyle dedin:
Onu zincire vursana huysuzlaşsın havlasın ? Bu köpek gereğinden çok dostluk gösteriyor insana.
Zincire vurulmuş huysuz bir köpek istemiyorum ben dedim.Huysuz köpekleri sevmem.
Ey zavallı küçük oduncu , bu dünyada senden daha çok düşmanım var ama gene de , herkese dostça davranan , doğallığını yaşayan bir köpeği yeğliyorum ; düşmanlardan korunmak için olsa bile , bir köpeğe acı çektirmek , onu bozmak istemiyorum." - Canlıyı "ruhsal veba"ya karşı korumakla yükümlü kişi, Amerika'da ve başka yerlerde sahip olunan söz özgürlüğünü, en azından "ruhsal veba"nın bunu kötülük için istismar ettiği ölçüde, iyilik için kullanmayı öğrenmelidir. Fikir özgürlüğünde eşit hak koşuluyla, sonuçta rasyonal (ussal) olan kazanacaktır. Bu, büyük bir umuttur.
- "Bir fıçı gibi olduğun, bir fıçı gibi düşündüğün, bir fıçı gibi eğittiğin için, yapaylığını sahte gülümsemenin ardına gizliyorsun."
- Vaktinden önce ciddi ve karamsar bir çocuk oldum, dolayısıyla bugün bile yaşımın hazlarını özlerim
- Başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun : Koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. Kendini küçümsüyorsun, küçük adam
- Gerçekten büyük bir adamı algılayacak duyu organı yok sende. Büyük adamın nasıl olduğu, nasıl acı çektiği, ne özlemler duyduğu, öfkeden nasıl kudurduğu ve senin için yaptığı savaş, sana yabancı
- Sen "halk'sın", " kamuoyu'sun" ve " toplumsal bilinç'sin". Bunların sana yüklediği dev sorumluluğun ne olduğunu içtenlikle, dürüst olarak düşündün mü hiç küçük adam ?