Hazel'la ilgili şöyle bir şey var: Neredeyse herkes dünyada bir iz bırakabilmekle kafayı bozmuş. Bir miras bırakmakla. Ölümü alt etmekle. Hepimiz hatırlanmak istiyoruz. Ben de istiyorum. Canımı en çok sıkan şey, hastalığa karşı sürdürülen kadim ve haysiyetsiz savaşta hatırlanmayan bir zayi olmak. İz bırakmak istiyorum... Hazel farklı. O hafif adımlarla yürüyor, ihtiyar. Dünyadaki adımlarını hafif a...tıyor. Hazel gerçeği biliyor: Evreni, ona yardımcı olabileceğimiz kadar incitmemiz de mümkün ve büyük ihtimalle ikisini de yapmayacağız. İnsanlar onun daha az yara bırakmış olmasının, çok az insanın onu hatırlayacağının üzücü olduğunu, çok sevilmesine rağmen geniş çapta sevilmediğini söyleyecek. Ama bu üzücü değil, Van Houten. Bu muzafferane. Kahramanca. Gerçek kahramanlık da bu değil mi
zaten?
Diğer John Green Sözleri ve Alıntıları
- O okurken uykuya dalar gibi aşık oldum: Önce yavaş yavaş sonra bir anda.
- "Acı hissedilmeyi talep eder."
- "Peki," dedi sonsuzluk kadar uzun gelen bir süre sonra. "Belki peki bizim sonsuza dek'imiz olur."
"Peki," dedim. - "Ah Hazel Grace, hiç sorun değil. Kalbimin senin tarafından kırılması bir onur olurdu."
- Sonunda şafak döner güne
Altın olan kalmaz baki! - Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkum olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum...
- Su gelgitle yükselirken Hollandalı Lale Adam okyanusa baktı."Birleştirici,tersleyici,zehirleyici,gizleyici,tecelli edici.Bak nasıl da yükselip alçalıyor,her şeyi beraberinde götürüyor."
"Ne o?" diye sordum.
"Su,"dedi Hollandalı."Tabii bir de vakit." - "Ama şunu söyleyeyim: Geleceğin bilim insanları kapıma dayanıp icat ettikleri robot gözleri denememi istediklerinde onlara defolup gitmelerini söyleyeceğim çünkü,onsuz bir dünya görmek istemiyorum."
- "Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki ne kadar emsalsiz olduğuna dair hiçbir fikrin yok."
- "Beni tanımıyorsun bile," dedim. Konsolda duran kitabı aldım. "Bunu bitirdiğimde seni arasam olmaz mı?"
"Ama cep telefonu numaram sende yok." dedi.
"Kitabın içinde yazdığından şüpheleniyorum." O şapşal gülümsemesi yüzüne yayılıverdi.
"Birde birbirimizi tanımıyoruz diyorsun."