Görüyorsunuz , geniş ülkemizin kuzey başkentinde neler oluyor!..Gerçi yukarıda anlatılanları şöyle bir gözden geçirirsek gerçeklere uymayan birçok yanını bulabiliriz. Burnun bir gün ansızın yerinden ayrılışını, 3. dereceden bir memur kılığıyla şurada burada boy göstermesini bir yana bırakalım. Peki koskoca binbaşının gazete duyuru kurumuna gidip kayıp burnu için duyuru yayınlatmaya kalkmasına ne demeli? Böyle bir şey yapılamayacağını bilmiyor mu bu adam ? Duyuru parası fazla tutacağı için söylemiyorum , para canlısı bir adam değilim. Her şeyden önce ayıp, yakışıksız, çirkin bir şey bu. Dahası var. Pişmiş ekmekten burun nasıl çıkar? Kovalev'in burnunun pişmiş ekmeğin içinde, hem de İvan Yakovleviç'in evinde ne işi var ?
Diğer Nikolay Vasilyeviç Gogol Sözleri ve Alıntıları
- Odasinin pencerelerine ic karartici, donuk bir isik vuruyordu. Odasi eskisi gibi ayni duzensizlik, insana hüzün veren boz renkli aydinlik icindeydi... Of, gercek ne igrencti!
- "Kentin birinde aptal bir adam yaşardı diye yazacak olsanız, bunu hemen kendi kişiliğine yönelik bir saldırı olarak gören bir saygıdeğer yurttaş öfkeyle yerinden fırlayıp, "Ben de bir adam olduğuma göre, ben de bir aptal mıyım yani?" diye terslenir."
- Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri - Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri - ''Artık dayanacak halim kalmadı. Tanrım! Neler yapıyorlar bu adamlar bana!.. Duymuyor, görmüyor, dinlemek istemiyorlar beni. Ne yaptım onlara?..Neden eziyet ediyor, benim gibi zavallıdan ne istiyorlar, ne verebilirim onlara? Hiçbir şeyim yok...Bittim artık, dayanamayacağım...İşkencelerinden başım ateşler içinde yanıyor,her şey dönüyor gözlerimin önünde...Yok mu beni buradan kurtaracak biri? ''
- Elveda çocukluk, elveda oyunlar, her şeye , her şeye elveda!
- Unutulmuş ıssız bir köşede rastlanılan bir insan, sıcacık konuşmasıyla insana benliğinin bozuk yollarını, sığınılacak bir köşeciği, zamanı, insanların aptallıklarını, yalancılıklarını unutturabilir.
- Odasinin pencerelerine ic karartici, donuk bir isik vuruyordu. Odasi eskisi gibi ayni duzensizlik, insana hüzün veren boz renkli aydinlik icindeydi... Of, gercek ne igrencti!
- "Kentin birinde aptal bir adam yaşardı diye yazacak olsanız, bunu hemen kendi kişiliğine yönelik bir saldırı olarak gören bir saygıdeğer yurttaş öfkeyle yerinden fırlayıp, "Ben de bir adam olduğuma göre, ben de bir aptal mıyım yani?" diye terslenir."
- Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri