Giriş Yaz. Yaz. Yaz. İstanbul?u yaz Şarkısını söyle Resmini yap Sat! Sat! Sat! İstanbul?u sat. Seks gibi Tanrı gibi Tükenmez tüketicilere Turiste, tarihçiye Âşığa, okura İstanbul?u sat, Önüne gelene Çeşit çeşit Boy boy Satılık İstanbul var. I Biz bezirganlar Sanal dünyamızın Midas müsveddeleri. Biz Tapınak turizminde Cennet promosyoncusu Haham papaz ve imamlar. Biz Yaşam pazarcıları Üçkâğıda Muskalar nazarlıklar Talimli rahipler Çeyizli gelinler Tazminatlı evlilikler Faturalı diplomalar Sanatsız sanatçılar. Biz Her dilden anlayan Her parayı tanıyan Falcılar. Hep birlikte öğrendik Değerlerimizi fiyatlandırmayı Cürümlerimizi meşrulaştırmayı Hayatlarımızı sigortalayıp Dostluklarımızı pazarlayıp Çocuklarımıza yatırım yapmayı. Biz Samanyolu?nun ucunda Uzayın belirsiz noktasında Paralel evrenlerden birinin Kara delikli sonsuzluğunda, Tarihi kendimizden ibaret bilir Bunca canlı arasında Heykellerimizi dikip dikip devirir Doğruyu biliriz. Biz Tükettikçe Eksiliriz. II İki kişi, trende, aynı kompartımanda seyahatte ?Soğuk oldu? der birisi. ?Kaloriferi açsam?? Az sonra ?Sıcak oldu? der öteki ?Kıssam?? Aç kapa, aç kapa Başlar tartışma. İnsana özgü Anlaşamamanın Acizliği Zorunlu kılar Otoriteye mahkûmiyetini. Çağırırlar kondüktörü. Düzenin ayarını Vücutlarına kabullendirecekler. Kondüktör Devlet ciddiyetinde Devlet gibi çaresiz Bir ona bakar, bir buna Kollarını açar ?Bildim bileli? der ?Bozuk bu kalorifer.? III İnsanın doğaya hayranlığı, Üstünlük kompleksini Sergileme fırsatı. Afrika?da safari: Fil, arslan, timsah, orangutan Uyur beslenir Gezinip sevişirken Bizler Rezervasyonlara tıktıklarımızın Dürbünlü tanıklığında Röntgen turizminde. Beteri Hayvanat bahçesinde Hücre hapsi. Bununla da yetinilmedi İşte sapıklığımızın Son rezaleti. IV Brezilya ormanlarında yerliler Tepelerinde onları keşfeden helikopter. Uzakta tutamadı okları 21. yüzyıl insanını. Kültürlere saygı sözlerimiz Laf kamuflajı. Kaçınılmazdı Antropolog eşliğinde Merak peşinde Medeniyet saldırısı. Laboratuvar hayvanı inceler gibi Amazon insanını Ekrana yerleştirdiler Teleobjektifli kameralarla Ses kayıt cihazlarıyla Gasp ettikleri yerliler 24 saat canlı yayında. Hatırlıyor musunuz Bosna Savaşı?nda sniper turizmini, Keyfine adam öldürmeye gelenleri? Amazon abonmanları, ?Vahşileri seyredin!? çağrısında Ekran başında. Kimbilir Benden sonra tufancılar Kaçtıklarında uzay kolonilerine Dünyada bıraktıkları bizleri Böyle mi izleyecekler? V Çıkmaz sokak yolcularıyız Yazdığımız masalın. İnsan, insan olduğunu bileli Hayvanları aşağılayıp Kendini yüceltti. Tanrı dedi Kendisine benzetti. Bilim tahtından Darwin ?Yeryüzünün şanı şerefiyiz,? dedi, Halt etti. İnsanın hayvanlardan farkı? Ne söylediysek yanlış çıktı. Ruhları yok Meraksızlar Tecrübeyle öğrenemezler Çevrelerini değiştiremezler Haberleşemezler Alet yapamazlar Beyinleri küçük Vücutlarına oranla düşük. ?Öteki? yaratmaya takmışız kafayı, Yadsıyoruz yalınlığın sırrını. Kedi, köpek, sıçan, papağan, Kulak, bacak, beyin, bağırsak. Gezegenimizde tek atamız DNA?mız.
Diğer Gündüz Vassaf Sözleri ve Alıntıları
- Söylemeyen kalmadı. Orduya yapılan harcama, sağlık, eğitim, çevre koruması gibi alanlara yapılsa bir yeryüzü cenneti olabilirdi dünyamız. Nedir bu dünyanın askerden, savaştan çektiği? - İşgal ordularının girdikleri yerleri yağma, talan etmesi, kadınların ırzına geçilmesi, savaşlardan ve askeri manevralardan çevrenin tahribatı, ulusal değerlerin zedelenmesi, ibadet yerlerinin hakaret görmesi, istila karşısında insanların göçe zorlanması.
- Türümüzün bir özelliği bu. Bir yandan beş para etmeyen şeylere dünyanın parasını verir, bir yandan da maddi değeri yok diye dünyanın en güzel şeylerinin bedava olduğunun farkına varmaz ya da küçümseriz.
- Çocuk sahibi olmamızın en temel nedeni, bunu yapma gücüne sahip olmamız tabii. O kadar maymun iştahlıyız ki, yapabileceğimiz ne varsa çoğunu yapmaya çalışıyoruz. Yapabildiğimiz için yapıyoruz, yapmayı seçtiğimiz ya da yapmaya karar verdiğimiz için değil. Sırf yapabiliyoruz diye çocuk yapmak olacak iş mi?
- İnsanlarla tanışıp karşılaşmaktan çok, faydacı anlaşmalar yapıyoruz. Daha "merhaba" dediğimiz anda, "Bu ilişkiden ne gibi bir fayda sağlayabilirim acaba?" düşüncesi geçer aklımızdan. İlişkiler, insanın evrensel "birlikteliği" üzerine kurulmaktan çok, kesin amaçlar üzerine inşa edilir.
- Ölüm insan için en büyük bilinmeyen olmuştur. Aynı zamanda en büyük korku kaynağı. Bilinmeyenin korkusunu azaltmanın en temel yollarından biri, ölümden sonraki yaşamı tartışan, açıklayan ve vaat eden din olmuştur. Bilinen şeyden korkulmaz. Cehennem ve ceza kavramlarını içeren dinlerde bile, insan kendisini cennet bahçelerine götürecek eylemler sayesinde ölüm korkularını bertaraf edebilir.
- Çoğumuz, daha bir seçim bile yapmadan önce belli bir tarafın üyesi olup çıkarız. Daha doğrusu, önce birtakım kimlikleri benimseyip, sonra da bunları birer seçimmiş gibi rasyonalize ederiz. Daha doğuştan bize yafta gibi "yapıştırılan" adlarımızla yaşama başlarız. Din, ideoloji, takım taraftarlığı gibi şeyler de, içinde büyüdüğümüz ailenin, toplumsal ve fiziksel çevrenin bir fonksiyonu olarak yakamıza yapıştırılır.
- Bizim totaliter cinsel kimliklerimizi, rollerimizi, beklentilerimizi en çığırtkan biçimde sömürenler reklamcılardır. Satışa çıkarılan nesne, ister su ya da esans, ister makineli tüfek ya da sabun olsun, "erkek" adamla "dişi" kadın hemen her zaman, o ürünün satılmasına yardım eden bir imaj olarak kullanılır. Sömürücü olduklarını bile bile onların kendi totaliter imajlarımız aracılığıyla ürünlerini satın almaya bizi ikna etmelerine izin veririz. Seks iyi satar. Totaliter seks imajına itaat edilir.
- Kendimizi olduğumuz gibi kabul edinceye dek bizi tutsak edecek kahramanlar. Süpermenler ve tanrılar yaratmaya devam edeceğiz. Özgür toplumda kahramanlara yer yoktur. Özgür insanın kahramanları olmaz.
- İş günü süresince tutsak olduğumuz gerçeğini o kadar kabullenmişizdir ki, onun dışındaki saatlerden "serbest zamanımız" diye söz ederiz. Serbest saatlerin tam tersi, hemen hepimizin işte olduğu gündüzlerdir.
- Özgürlük, güç merkezleri tarafından sunulan şıklardan birini özgürce seçmekle sınırlı.