Geçip giden zaman genellikle erkek, geçmişse kadındır Tan- pınar?da. Erkek unutkan; kadın biriken, biriktiren, velût ve yekpare? zaman. Bursa'da Zamanda, Bursa'da bir ikinci zaman olduğundan söz eder Tanpınar: Yaşadığımız, gülüp eğlendiğimiz, çalıştığımız, seviştiğimiz zamanın yanıbaşında, ondan daha çok başka, çok daha derin, takvimle, saatle alâkası olmayan; sanatın, ihtirasla, imanla yaşanmış hayatın ve tarihin bu şehrin havasında ebedî bir mevsim gibi ayarladığı velût ve yekpare bir zaman... İşte bu zaman dişildir, kadındır Tanpmar?da; mazisinde yaşayan bir geçmiş zaman güzeli gibi hâtıralarına kapanmış olan şehrin? nabzında atan bu dişil zamandır. Tanpı- nar aynı yazıda, kuruluş çağının havasını koruyan köken şehir Bursa'yı erkeği tarafından unutulmuş, boş sarayının odalarında tek başına dolaşıp içlenen, gümüş kaplı küçük el aynalarında saçlarına düşmeye başlayan aklan seyrede ede ihtiyarlayan eski masal sultanlarına benzetir. Romanlannda, özellikle de Huzur ve Aydaki Kadında bu imgeler, neredeyse anlatının çatısını kuracak kadar genişler: Unutkan, bu yüzden de hatırlamaya mahkûm erkeğin; saklayan, koruyan, doğurgan kadına yönelmesi, gerçek zamanın dışındaki ikinci zamana, geçmişe dönmesi. Tesadüf olmasa gerek: Tanpınar'da geçmişe, kültürel bütünlüğe, sürekliliğe duyulan istek hep aşkın, kadına duyulan aşkın terimleriyle dile getirilir. 20
Diğer Nurdan Gürbilek Sözleri ve Alıntıları
- Geçip giden zaman genellikle erkek, geçmişte kadındır Tanpınar'da. Erkek unutkan; kadın biriken, biriktiren, "velüt" ve "yekpare" zaman.
- 1. Okumak denen deneyimin bir yönü metni sahiplenmeye, onu kendi imgelerimize çe-virmeye itiyorsa bizi, bir başka yönü de metnin kurduğu mesafeyi kabul etmeyi gerektir. (s.11)
- 4. Yüzümüzü geçmişe dönmek, onun yüzünün bize dönmesi anlamına gelmeyebilir. (s.13)
- 5. Sanatı, " maziyi açacak bir anahtar" olarak gördü; gerçekleştirdiği ise, geçmiş kaybını, sanatı besleyen bir kaynağa dönüştürmekti. (s.13)
- 7. Şu soruyu sormuştu Tanpınar: "Neden geçmiş bizi bir kuyu gibi çekiyor?" Nerede ol-duğunu hatırlayamadığım bir yerde Nietzsche söylemişti sanırım: " İnsan bir kuyuya bakarsa, kuyu da ona bakar." Suyu çekilmiş, kurumuş bir kuyu olmalı Nietzsche'ninki. Tanpınar'ın kuyusunun dibinde ise hep bir su birikintisi vardır; tıpkı bir ayna gibi, ba-kana kendi yüzünü yansıtır. (s.15)
- 8. "Dinleyici hikâyeyi dinlerken kendini ne kadar unutursa, dinledikleri hafızasına o kadar yer eder." (s.16)
- Sanatçılar insan ruhunun doktorlarıdır. Delirtmek de iyileştirmek de onların elindedir .
- Büyürken hepimiz için birer dayanaktır sevdiğimiz yazarlar. Ebeveynlerimizden kaçıp sığındığımız, kendimiz seçtiğimiz için daha çok önemsediğimiz gerçek ebeveynlerimiz.
- Kişiye ayna tutan şeydir bakış; onu bütünleyen, tam olduğunu hissettiren şey.
- Yazarlar konuşamayanlar için de konuştuklarına inanmak ister.