Ey Hüseyin'in Oğlu!.. Duydum ki; yirmi üç yaşında olmana rağmen sana da dedene söyledikleri gibi 'İlmin Kapısı' diyenler varmış. Hem deden Ali'yi hatırladıkça, hem de senin şu perişan halini gördükçe bu ilmin, size bir faydası olmadığını düşündüm. Sonra merak ettim. Acaba benim için dünya malı mı hayırlıdır, yoksa ilim mi?..
Seccad güçlükle ayakta durabildiği için sağ yanını bir sütuna dayayıp cevap verdi:
İnsanlar için ilim daha hayırlıdır. Zira ilim Nebilerin; mal ise Firavunların ve Karunların mirasıdır.
Berilerden başka bir ayağa kalkmıştı. Cevabın aklıma yatmadı. Babasından, atasından miras bulanlardan değilim! diyordu. Kendisi gibilere uygun bir gerekçe var mıydı?
Seccad aynı soruyu bu kez; İlim daha hayırlıdır. Zira ilim seni korur. Ama mal seni korumaz! diyerek yanıtladı.
Bir başkası ayaktaydı şimdi de...
Düşmanım yok. Haliyle korunmaya muhtaç değilim. Söyler misin; benim için dünya malı mı hayırlıdır, yoksa ilim mi?
Soranların niyeti doğruya ulaşmak yerine Seccad'ı tartmak olduğundan aynı hüküm için sürekli farklı gerekçeler isteniyordu. İmam yine de her defasında yeni bir cevap sunmaya devam edecekti.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü ilim sahibinin seveni; mal sahibinin ise kıskananı çoktur.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü ilim dağıttıkça çoğalır, mal azalır.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü ilmi hırsızdan korumana gerek yoktur. Ama malı çalmak için uğraşan çok olur.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü mal sahibini malından dolayı hesaba çekerler, ilim sahibi ilim öğrettiklerine şefaat eder.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü mal kaldıkça çürüyüp bozulur ama ilim asla bozulmaz.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü mal insanın kalbini taşlaştırır, ilimse kalbi nurlandırır.
İlim daha hayırlıdır. Çünkü mal sahibi Firavun misali rablık güder. Ama ilim sahibi kulluğu talep eder.
Artık yeni gerekçe isteyen kalmayınca Seccad; El-Alim olan Allah'a hamdederek hazirüna seslendi:
Bütün Şam ahalisi toplansa, onlara Irak ve Mısır halkı eklense, kıyamete değin aynı soruyu tekrarlasalar, yine de her defasında farklı cevaplar veririm. Bilirim ki, en yüce bilgi el-Aziz'den gelen bilgidir. Hakim olan Allah, görebilenler için Kitabını hikmetleriyle süslemiştir.
Diğer Ahmet Turgut Sözleri ve Alıntıları
- Avcılar rahat bıraksaydı kartallar kendi yuvalarında ölmeyi dilemezlermiydi.
- ''Bebekler huzuru ana rahminde tanır.Oradan daha enin bir belde olduğuna inanmadıkları için yeryüzüne geldiklerinde ağlarlar korkuyla...Oysa ruhumuz ,kafesindeki vahşi kartallar gibidir.Kapak açılınca bir an bile durmaz gurbette!''
- suya hasret testiler gibi cayır cayır yanarken kuruyup çatlamak da vardı.öyleleri aradıklarına nihayet kavuştuklarında, dolmak yerine içindekileri sızdırırlardı.üstelik bu türlü çatlaklar yama da tutmuyordu.bir de sapasağlam bir testi olmasına rağmen azıcık dolunca suyunu taşıranlar vardı.en güzeli, kabına uygun, kendi karar bir suyla donanmaktı.
- Tek çiçekle bozkıra bahar gelmezdi, ne de olsa.
- Eskiden nehirler deryalara akıyorken şimdi kör dereler bile ummanları ayağına çağırıyordu...
- Kurtlar kuzuların bol olduğu memleketlere mi dadanırlar? Yoksa kuzuların sahipsiz olduğu yerlere mi?
- Sabır; işlerin sonunu gözlemek, demektir. Sabırsızlık ise bunları göremeyecek denli kısa görüşlü olmanın adıdır.
- Hüseyin'i Allah katından sana üflenen ruh belle!.. Arına paklana yücelirsen sen de Rabbinden bir delil oldun demektir. Aşka şahit isen bu Şehadet kutlu olsun. Sen Aşk ile her dem diri kalanlardansın. Ve "Aşkın Şehidi"sin!..
- Her aşık kendi taziyesindedir. Peki sen?
- Avcılar rahat bıraksaydı kartallar kendi yuvalarında ölmeyi dilemezlermiydi.