Düşünce özgürlüğüne kavuşturulmamış bir ülkenin kadını olarak, Türk kadınının sınıfsal çelişkisi konusunda söz söylemek oldukça güç. Çünkü, bugünün Türkiyesi hem çok sınıflı bir toplum, hem de 5. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar onbeş yüzyılı birarada yaşayan bir toplumdur. Ayrıca Batı dünyası kapsamı içinde düşünülen; askeri, siyasal ve ekonomik yönden Batıya bağımlı... Ama bir İslam ülkesidir. Bu durum da halkı başka başka çelişkilerle karşı karşıya getirmektedir.Bu denli karmaşık ve sorunlu bir toplumda biz hangi kadından söz edeceğiz?
Diğer Tezer Özlü Sözleri ve Alıntıları
- Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır -kendi kendini bekleyiş.
- Öyle anılar var ki gerçek mi yoksa düşünülmüş mü olduklarını bilemiyorum.
- Artık giderek dünya insanları bana birer fabrika ürünü gibi görünüyor.
- mevsimler deÄŸiÅŸiyor.
bunlar vivaldi'nin dört mevsimleri gibi değil.
dinlendirici olamıyorlar hiç. - Yaşam, mutlak tutkularla dolu. Yaşamı sevmekle birlikte ölüme alışmak da büyüyor, gelişiyor. Güzellikler kazanıyor. Bu sevgiyi nasıl rahatlıkla uğurluyorsam, yaşamı da o denli rahat, o denli güzel uğurlamalı. Sevgilerimi doyumla devretmeliyim.
- Çoğu tutucu insanlar. Tüm düşünceleri para. Ev. Araba. Ve çocuklarının güzel geleceği. Gizli sevgililer edinmeye çalışan, ama kendilerini mutlu aile babaları, ileri bilim adamları göstermek isteyen, insanın özünü anlamaktan yoksun kişiler.
- Anlatamayacağım. Bu insanlar "Guguk Kuşu" filmini de, Napolyon'un yaşamöyküsü filmini de, limana yanaşan beyaz bir yolcu gemisini de, vitrinlerdeki yeni sonbahar giysilerini de aynı gözlerle seyredebiliyorlarsa, elimden ne gelir?
- - Sana ne oldu? Sensiz yaÅŸayamam.
- Yaşarsın. Herkes herkessiz yaşayabilir. - Mutluluğun, insanın kendi kendisiyle hoşnut olmasıyla başlayacağını da bilmiyorum.
- Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor.