Dünyaya insan olarak gelmenin bedeli ne yüksek ödeniyordu! Dünyaya gelmekten hoşnut bir Allah'ın kulu var mıydı acaba şu gezegende. Sen sahip sahip olduklarının kıymetini bilmiyorsun, milyonlara insan senin hayatını yaşamak için nelerini vermez.
Her şey Başbakanın onayından geçmek zorunda. Cami yerine fırın projesi çizilecek olaydı, yine ona sorulurdu, o da Osmanlı tipi fırını seçerdi. Her iyiliğin, güzelliğin Osmanlı'dan, her kötülüğün ve çirkinliğin Cumhuriyetten kaynaklandığına inanıyor.
Sultan I. Ahmet zamanında yapılmış bir caminin, 2013 yılında tekrar edilmesinin beni bir Türk mimar olarak ne kadar utandırdığını yazdım. Birileri bize, siz Türkler ne biçim insanlarsınız? Beş yüz yıl içinde, bir adım olsun ilerlemediniz mi, geçip giden zamanda yeni çizgiler, yeni kavramlar geliştiremediniz mi demez mi? Tekrardan, kopyadan başka bir şey bilmez misiniz, diye sormaz mı, diye yazdım. Mimari yapıların kendi zamanlarını yansıtması çok önemidir. Arkeologların, kazıların hangi devre ait olduklarını nasıl anladıklarını bilirsin elbette. Her dönemin bir özelliği bir üslubu vardır.
Diğer Ayşe Kulin Sözleri ve Alıntıları
- Telefonu kapatınca ayağa kalkıp,zafer kazanmış komutan edasıyla gerine gerine dolandı odanın içinde Yusuf.Suttan Hanım'ın haylaz diye bellenen küçük oğlu, tahsili,terbiyeli ve çok kıymetli büyük oğlundan daha iyi idaer ediyordu Şelale Un Fabrikasını.Zaten bu gerçeği gördüğü için değil miydi, artık Meclis'te olmamasına rağmen Kerami'nin Bozova'ya gelmeyip deAnkara'kalması.
- Hayatın boyunca seveceğin bir hayale sahipsin.O tamamen seninken kaybettin onu.
- Hiç olmazsa ben elimden geleni yapmıştım. Hayallerimin peşinden gitmiştim. İleride bir gün, aşk nedir diye sorarlarsa bana, Işık adında biri, diyecektim, ilk görüşte vurulduğum, peşine düştüğüm, yaklaştığım ama hiçbir zaman kavuşamadığım...
- Ah Can,kardeşim,sen bir kere öldün,bizlerse milim milim ölüyoruz o gün bu gündür ! Mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz,kendimizle barışamıyoruz,yaptığımız tüm saçmalıkların faturasını senin ölümüne yazıyoruz !
- "Günbatımını, şafağı, mehtabı seyrettiğimde ya da yıldızlarla dolu lacivert göğe baktığımda içim sevinç doluyor. Acılarıma rağmen, yaşadığıma şükrediyorum."
- Minnettarım tüm hayatımı vakfettiğim cüzamlılarıma, çünkü onların onların sayesindedir ki, memleketimin binlerce başka çocuğuna da uzanabildim. Yoksul olmaları, çaresiz olmaları koşuluyla, hiç ayrım yapmadan, Türk, Kürt, Süryani vs. demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladım, ışık tuttum yollarına. Beni hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gavurluğum kaldı, ne Kürtçülüğüm, ne de komünistliğim. Şu son aramayla da darbeci yerine kondum. Umrumda bile olmadı.
- Mutsuz olmaya alışmışım bir kere! Tıpkı sigara gibi kötü bir alışkanlık mutsuzluk; tuhaf bir keyif veriyor tiryakisine, hayatını sinsi sinsi yiyerek, damarlarını tıkayarak öldürürken!
- "Bir şeyi daha fark ediyorum; bir çocuk hayatının ilk beş on yılını nerede geçirdiyse, o yerin gönlünden ve beyninden sökülüp atılması mümkün değildir. Dünyanın en çirkin, en ilkel köşesi bile olsa büyüdüğü yer hep sevgiyle hatırlanacaktır, ömrünün sonuna kadar."
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.