DANIEL KLEIN-THOMAS CATHCART, Felsefe, USA-2009, TR-2010, Penguen Yayın, Çeviri: Algan Sezgintüredi, 212 sf
http://www.kitabinomurgasi.com/2013/07/nietzsche-oldu-bir-hipopotam-olarak.html
-Yaşarken HER GÜN ve SAATİ FARK EDEREK YAŞAMAK, şairlerin ve özel insanların haddi olabilir.
-İtalyan Rivierası'nda ölüm üzerine yazan filozof yoktur (Nietzsche).
-Ölümün inkarı, UYGARLIĞIN hayatta kalma stratejisidir (Nietzsche).
-KAYGI bizim nihai öğretmenimizdir ve insanın ÖLÜM UÇURUMUNUN KIYISINDA ANLAMLI YAŞAM SÜRME zorunluluğuna eşlik eder (Kierkegaard).
-Ölümün yanıbaşında, HEP ÖLECEKMİŞ GİBİ yaşayabilme şansını herkes elde edemez (MEMENTO MORI) (Heidegger).
-ŞİMDİnin İsine vardığınızda, Ş tarih olur (Nietzsche).
-Kolumu kaldırıyorum olgusundan Kolum kalkıyor olgusunu çıkarırsam, geriye ne kalır? (Wittgenstein).
-ABD'de yapılan 2008 anketinde, insanların %81'inin ölümden sonraki hayata, %79'unun sonsuz yaşayacak ruha, %76'sının cennete ve %71'inin cehenneme inandığı ortaya çıkmıştır.
-Rekabetçi uzun yaşamın en ciddi açmazı, kazandığını görecek olan çevresinin kalmamış olmasıdır.
-Ölümsüzlüğü garantilemeniz için tek şart doğumların iptal edilmesi olursa, ne cevap verirsiniz?
-En güzel anınızı seçip, hep o anı yaşamanız istenirse ne derdiniz?
-Varolan tarih, insanların %99'unu dışarıda bırakarak yazılmaktadır.
-Ruh çağırma seanslarında ruhlar neden hep talep üzerine gelmektedir? Onların çağrı beklemekten başka işleri yok mudur? Çağıranların ruhlara kimlik sorma hakları var mıdır? Ruhlar tüm dilleri bilirler mi?
Diğer Daniel Klein Sözleri ve Alıntıları
- " Hep birisi olmak istedim. Daha belirgin bir hedef koymalıymışım, şimdi anlıyorum. "
- Bir kadın, bir adama, kendisine domuz dediği için hakaret davası açmıştır. Adam suçlu bulunur ve tazminat ödemeye mahkûm edilir. Dava bitiminde adam yargıca, "Yani ben artık Bayan Harding'e domuz diyemeyecek miyim?" diye sorar.
"Öyle." der yargıç.
"Peki, bir domuza Bayan Harding diyebilir miyim?"
"Tabii." der yargıç. "herhangi bir domuza Bayan Harding diyebilirsiniz."
Adam bunun üzerine Bayan Harding'e bakar, "İyi günler dilerim, Bayan Harding." der. - Birgün senatör yerlilere konuşma yapmaya, oy istemeye gider. halka,
- size yeni kumarhaneler açacagım
der. Halk;
- Hoyaaa, Hoyaaa diye yanıtlar.
tekrar,
-size iş imkanları getirecegim, der.
halk tekrar,
- Hoyaaa, Hoyaaaa der.
konuşmadan sonra senatör etrafı gezerken bi öküz sürüsü görür ve ilgili görünmek istediğinden çiftlik sahibine;
- yakından bakabilir miyim? der.
çiftlik sahibi elini yere işaret ederek ;
- peki ama HOYAlara basmamaya dikkat edin der. - " Hep birisi olmak istedim. Daha belirgin bir hedef koymalıymışım, şimdi anlıyorum. "
- Bir kadın, bir adama, kendisine domuz dediği için hakaret davası açmıştır. Adam suçlu bulunur ve tazminat ödemeye mahkûm edilir. Dava bitiminde adam yargıca, "Yani ben artık Bayan Harding'e domuz diyemeyecek miyim?" diye sorar.
"Öyle." der yargıç.
"Peki, bir domuza Bayan Harding diyebilir miyim?"
"Tabii." der yargıç. "herhangi bir domuza Bayan Harding diyebilirsiniz."
Adam bunun üzerine Bayan Harding'e bakar, "İyi günler dilerim, Bayan Harding." der. - Birgün senatör yerlilere konuşma yapmaya, oy istemeye gider. halka,
- size yeni kumarhaneler açacagım
der. Halk;
- Hoyaaa, Hoyaaa diye yanıtlar.
tekrar,
-size iş imkanları getirecegim, der.
halk tekrar,
- Hoyaaa, Hoyaaaa der.
konuşmadan sonra senatör etrafı gezerken bi öküz sürüsü görür ve ilgili görünmek istediğinden çiftlik sahibine;
- yakından bakabilir miyim? der.
çiftlik sahibi elini yere işaret ederek ;
- peki ama HOYAlara basmamaya dikkat edin der. - Bildiğinizi düşündüğünüz şeyleri bildiğinizi nasıl bilirsiniz? "Biliyorum işte" yanıtını bir kenara koyduğunuzda geriye kalan epistomolojidir.
- Şu anki durumdan bir olaylar zinciri nedeniyle gerçekleşeceğini varsaymasaydık hiçbir şeyden anlam çıkartamazdık. Hayat, olayların herhangi bir tutarlı düzen izlemediği David Lynch'in Mulholland Çıkmazı filminde yaşamaya benzerdi. Dünya hakkında hiçbir önermede bulunamaz veya yargıya varamazdık çünkü dünyanın dakikası dakikasına tutacağına güvenemezdik.
- Voohooana yerlilerinden birisi, batılı bir antropologa, 2+2=5 der. Antropolog merakla bu sonuca nasil ulastigini sorar.'Sayarak elbette.' der yerli. 'Önce bir ipe iki düğüm attım. Sonra başka bir ipe iki düğüm daha attım. İki ipi birbirine bağladım, beş düğüm etti.'
- İyi ve kötünün ne olduğunu belirlemek etiğin alanına girer. Ayrıca etik, dini görevlilerin, uzman tayfasının ve ebeveynlerin boş durmasını engellemeye yarar. Çocukların ve filozofların boş durmasını engelleyense din görevlilerine, uzman tayfasına ve ebeveynlere "Niçin?" sorusunu sormalarıdır.