DANIEL KLEIN-THOMAS CATHCART, Felsefe, USA-2008, TR-2011, Penguen Yayın, Çeviri: Nihal Yeğengil, 192 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2013/09/aristoteles-ile-bir-karincayiyen.html
-Aristo'ya Karıncayiyen Sen hepsinden akıllı-zeki-mantıklısın, gel ABD'ye başkan ol der. Aristo ise Ben PERDE ARKASI adamıyım, Büyük İskender'i bilirsin diye cevap verir (İskender, Aristo'nun öğrencisidir)
-Siyasetçiler kadar, siyasetbilimciler, avukatlar ve medyacılar da aynı teraneyi okurlar. Özellikle hukuk fakültelerinde, kusursuz ama ESNEK-HİLELİ konuşmayı öğretirler.
-Hayatın geneli liseye benzetilir ama siyasette İLKOKUL mantığı uygulanır.
-Siyasetçiler KAPIYA ATEŞ EDİP DELİKLER AÇAR, SONRA DA BUNLARIN ETRAFINA HALKALAR ÇİZEREK, hedefi vurduklarını, başarılı olduklarını söylerler.
-El Kaide için Irak'a girmek, Pearl Harbor için Meksika'ya girmek, karanlıkta kaybolan anahtarı lamba altında aramak demektir.
Ya bizim yanımızdasınız yada teröristlerin diyen Bush, üçüncü seçenek olan Bin Ladin gerçekten var mı ki? sorusunu saklar ve zorlayıcılık peşindedir. YA ÇİMLERİ BİÇ YADA DERS ÇALIŞ denilen öğrencinin, sinemaya-arkadaşlarına vb. gitme olanakları elinden alınmıştır.
-Kürtaj karşıtıyım diyen politikacılar, idam ve Irak savaşı konusunda susmaktadırlar.
-Karınca ilaçlama ilacının kanserojen olması nedeniyle yasaklanması talebine; bunu istemenin, insan öldürebilen otomobilin yasaklanmasını istemekle benzer olacağını söyleyerek cevap verdi siyasetçiler.
-Doğal olanı mükemmel ve kutsal sayarak kandırmalar üretir politikacılar. Kartları öyle bir dağıtırlar ki, sadece kendilerinin istediklerinin konuşulmasını sağlarlar. Karşıtlarına, sahip olmadıkları düşünceleri atfedip, sonra da gerçekmiş gibi saldırırlar.
-Politikacılar, ADALETTEN BAHSEDENLERİ sınıf çatışması yaratmakla suçlarlar.
-FIRSATÇI ZAMANLAMA, siyasetçinin HERŞEYİDİR.
-Politikacılar, İSTATİSTİKLERLE OYNAYARAK düzmece sonuçlar üretirler.
-İSA cennette dolaşırken, bir kenarda hüzünlü oturan bir ihtiyar görür ve sorar: Cennettesin, ne istiyorsun da mutlu değilsin?. Yaşlı adam, Oğlumu arıyorum, çok özledim onu der. İsa, baba benim diye cevap verince, ihtiyar PİNOKYO diyerek sarılır ve dans ederler.
Diğer Daniel Klein Sözleri ve Alıntıları
- " Hep birisi olmak istedim. Daha belirgin bir hedef koymalıymışım, şimdi anlıyorum. "
- Bir kadın, bir adama, kendisine domuz dediği için hakaret davası açmıştır. Adam suçlu bulunur ve tazminat ödemeye mahkûm edilir. Dava bitiminde adam yargıca, "Yani ben artık Bayan Harding'e domuz diyemeyecek miyim?" diye sorar.
"Öyle." der yargıç.
"Peki, bir domuza Bayan Harding diyebilir miyim?"
"Tabii." der yargıç. "herhangi bir domuza Bayan Harding diyebilirsiniz."
Adam bunun üzerine Bayan Harding'e bakar, "İyi günler dilerim, Bayan Harding." der. - Birgün senatör yerlilere konuşma yapmaya, oy istemeye gider. halka,
- size yeni kumarhaneler açacagım
der. Halk;
- Hoyaaa, Hoyaaa diye yanıtlar.
tekrar,
-size iş imkanları getirecegim, der.
halk tekrar,
- Hoyaaa, Hoyaaaa der.
konuşmadan sonra senatör etrafı gezerken bi öküz sürüsü görür ve ilgili görünmek istediğinden çiftlik sahibine;
- yakından bakabilir miyim? der.
çiftlik sahibi elini yere işaret ederek ;
- peki ama HOYAlara basmamaya dikkat edin der. - " Hep birisi olmak istedim. Daha belirgin bir hedef koymalıymışım, şimdi anlıyorum. "
- Bir kadın, bir adama, kendisine domuz dediği için hakaret davası açmıştır. Adam suçlu bulunur ve tazminat ödemeye mahkûm edilir. Dava bitiminde adam yargıca, "Yani ben artık Bayan Harding'e domuz diyemeyecek miyim?" diye sorar.
"Öyle." der yargıç.
"Peki, bir domuza Bayan Harding diyebilir miyim?"
"Tabii." der yargıç. "herhangi bir domuza Bayan Harding diyebilirsiniz."
Adam bunun üzerine Bayan Harding'e bakar, "İyi günler dilerim, Bayan Harding." der. - Birgün senatör yerlilere konuşma yapmaya, oy istemeye gider. halka,
- size yeni kumarhaneler açacagım
der. Halk;
- Hoyaaa, Hoyaaa diye yanıtlar.
tekrar,
-size iş imkanları getirecegim, der.
halk tekrar,
- Hoyaaa, Hoyaaaa der.
konuşmadan sonra senatör etrafı gezerken bi öküz sürüsü görür ve ilgili görünmek istediğinden çiftlik sahibine;
- yakından bakabilir miyim? der.
çiftlik sahibi elini yere işaret ederek ;
- peki ama HOYAlara basmamaya dikkat edin der. - Bildiğinizi düşündüğünüz şeyleri bildiğinizi nasıl bilirsiniz? "Biliyorum işte" yanıtını bir kenara koyduğunuzda geriye kalan epistomolojidir.
- Şu anki durumdan bir olaylar zinciri nedeniyle gerçekleşeceğini varsaymasaydık hiçbir şeyden anlam çıkartamazdık. Hayat, olayların herhangi bir tutarlı düzen izlemediği David Lynch'in Mulholland Çıkmazı filminde yaşamaya benzerdi. Dünya hakkında hiçbir önermede bulunamaz veya yargıya varamazdık çünkü dünyanın dakikası dakikasına tutacağına güvenemezdik.
- Voohooana yerlilerinden birisi, batılı bir antropologa, 2+2=5 der. Antropolog merakla bu sonuca nasil ulastigini sorar.'Sayarak elbette.' der yerli. 'Önce bir ipe iki düğüm attım. Sonra başka bir ipe iki düğüm daha attım. İki ipi birbirine bağladım, beş düğüm etti.'
- İyi ve kötünün ne olduğunu belirlemek etiğin alanına girer. Ayrıca etik, dini görevlilerin, uzman tayfasının ve ebeveynlerin boş durmasını engellemeye yarar. Çocukların ve filozofların boş durmasını engelleyense din görevlilerine, uzman tayfasına ve ebeveynlere "Niçin?" sorusunu sormalarıdır.