Burda, bu dağ başındaki odamızın bir köşesindeyiz, diyor ikinci ses. Büzülmüşüz, kendi kendimizin içine girmiş, kendi kendimizle konuşmakta, kendi kendimize soru sormakta, kendi kendimize cevaplar vermekte, kendi kendimizi okşamakta, kendi kendimizle dertleşmekte, kendi kendimize sevişmekte.
Diğer Ferit Edgü Sözleri ve Alıntıları
- Sevgili sevgilim,
Durmadan mektupların geliyor, ardı arkası kesilmiyor mektuplarının, gelip burda, bu dağ başında buluyor beni. Başlangıçta yanlışlıkla gönderildiğini sandığım, sonra alıştığım, sonra benimsediğim mektupların. (Bu mektuplarından yola çıkarak senin düşünü kurdum, yüzünü, bana yansıyan, kuşkusuz sana hiç benzemeyen yüzünü bir kağıda çizdim.)
İzimi buldunuz-sen ve herkes. - Tümünüz, sen yatağında uzanmış, uzak iklimlerin ve gelecek günlerin şiirlerini düzen ozanım; sen varlıkla yokluğun arasında mekik dokuyan diyalektiksiz konuşamayan filozofum; sen beni doğurduğuna pişman olmadığını söyleyen anam; sen, Kendinden kaçma, kendinden kaçamazsın, bunu gördün
işte diyen
kör sevgilim.
izin verin de çıldırayım - Yalnız odada
Odada yalnız
O da yalnız - Yalnız odada
Odada yalnız
O da yalnız - -Hoca benim kardeş hasta, diyor.
-Nesi var? diyorum.
-ateşi var çok, diyor. Ölecek.
-İlaç vereyim mi? diyorum.
-Hayır portakal ver, diyor.
-Portakal yememiştir hiç. - "Abidin, bir gün özyaşam öyküsünü ya da anılarını yazsa... Düşünün bir, Sergey Ayzınştayn'dan, Mayerhold'a; Ehrenburg'tan Simonov'a; Prévert kardeşlerden Aragon ile Elsa'ya; Picasso'dan, Gertrude Stein'den Tzara'ya, Soupault'ya; Lefevre'den Maxime Rodinson'a yazarlar, çizerler, düşünürler, şairler onun yaşamöyküsü içinde yer alacaklardır. Tabii bu arada, başta Nâzım Hikmet, ama aynı zamanda Necip Fazıl; sevgili dostları Sait Faik, Orhan Veli, Oktay ve Melih, Adana sürgününde karşısına çıkan Yaşar Kemal, mahpus çıkışı tanıştığı Orhan Kemal..."
- "Şairler, yazarlar arasında resim sanatına ilgi duyanların sayısı bir hayli fazladır. 19. yüzyılın büyük romantiği Victor Hugo'nun o şaşırtıcı, 20. yüzyılın lekeci ressamlarını kıskandıracak lavis'lerini, benim gibi, şiirlerine yeğleyenler bile vardır. İngiliz şair William Blake'in, İsveçli oyun yazarı Strindberg'in yağlıboyaları, Antonin Artaud'nun öz-portreleri, sözcükler biter gibi olduğunda görsel imlere, imgelere sığınan Henri Michaux... İşte, yazarlar, şairler arasında ressam niteliğiyle de ortaya çıkan sanatçılardan ilk aklıma gelenler. Tabii, Baudelaire'in desenleri var, çağdaşlardan Günther Grass'ın illüstrasyonları; bizden Metin Eloğlu'nun, Oktay Rifat'ın, İlhan Berk'in resimleri."
- "...Rönesans'ın büyük ustaları dışında, dişe dokunur pek birilerini bulamıyorum. Picasso'nun oyununu ve şiirlerini, Dali'nin sayıklamalarını, Hans Arp'ın dadacı şiirlerini, Picabia'nın özdeyişlerini unutuyor değilim. Von Gogh'un gerçek bir yazarın kaleminden çıkmış mektuplarını, Delacroix'nin bir sıfat bulamadığım günlüklerini de. Hattâ bizden bir Fikret Muallâ'nın sözcük oyunlarıyla dolu mektuplarını ve çizgiler kadar sözcüklerden de oluşan Albastı Karnelerini de. Ama bunlar ressamca, resimle ilgili yazılar.
Abidin Dino'nun yazıları, öyküleri, oyunları bir ressamın değil, gerçek bir yazarın yapıtları. Bedri Rahmi ise, bir şair-ressam ya da ressam-şair." - "Uzun yıllar, şiir müzikle eşleştirildi. Ama bu müzik ayaklı uyaklı şiir için geçerliydi. Ama Verlaine'den örneğin, Baudelaire'e geldiğimizde iş değişiyor. Çünkü Baudelaire'nin şiirinde müzik kadar resim de vardı.
Bu da doğal; çünkü şiir bir imge sanatıdır. İmge (image) sözcüğünün sözlük anlamı da resimdir." - "Bir kitabını ilk kez elime aldığımda allak bullak olduğum beş yazar, şair var:
1º Rimbaud
2º Lautrèamont
3º Marquis de Sade
4º Antonin Artaud
5º Kafka"