bu ülkenin yaşama sevinciyle dolu, hiçbir şeye aldırmayan gençliğini gördüğümde, yaşı yirmi dörtle otuz arasındaki ve o yaşta bir insanın sahip olduğu eşsiz hayat sevgisiyle sanki içten aydınlanan bir gençle karşılaştığımda, ister istemez geçmişe dönüyorum. benden çalınan bütün o yıllara, hayatımın en güzel yıllarına. ve hücre cezası çekenlerin atıldıkları kara delikleri, mahkemeden önce ve sonraki üç yıllık bekleyişi, bana bir kuduz köpekten daha kötü davranılan o çürümüş küreği gözümün önüne getiriyorum. o zaman da saatlere, bazen koca koca günler boyunca bütün bunları kafamda evirip çevirerek caracas sokaklarında dolaşıyorum. beni buraya getirdiği için kaderime günde on kere yirmi kere şükredecek yerde, hayır bunu düşünmüyorum bile: bütün geçmiş mezarlarımı görüyorum, yaşıyorum, onların içindeyim sanki ve kafese kapatılmış bir ayı misali arşınladığım bu mezarlardaki gibi saymaya koyuluyorum: bir, şkş, üç, dört, beş, dönmüş! elimde değil, bu, gerçek bir saplantı. hayır, yüzümde ve yüreğimde insanlık namına bir şey kalmadan, sonunda paçavraların en sefili gibi geberip gidecekken, pek çok acılarla büyük bir irade pahasına kurtulduğum bu işknenceyi bana haksız yere çektirenlerin rahatça, yaptıklarının bedelini ödemeden ölecekleri düşüncesine katlanamıyorum. ''böyle sokaklarda yürüdüğümde, çevreme normal bir şekilde bakmıyorum hiç. her kuyumcuyu, yokluğunu çektiğim şeyin, paranın bulunduğu su götürmeyen her yeri, incelerken, bütün içindekileri toparlamak için ne yapmanın gerektiğini hesaplamadan edemiyorum. hala bunu yapmadıysam canım çekmediğinden değil. çünkü burada soygun öyle kolay ki neredeyse kışkırtma. ''şimdiye kadar kendime karşı verdiğim bu güç savaşı kazandım, bana güvenen bu ülkede ve bu halka karşı hiçbir suç işlemedim. ödlekçe, iğrenç, çirkin, seni kabul eden bir evin kızlarının ırzına geçmek kadar aşağılık olurdu bu. ama korkuyorum, evet, kendimden korkuyorum, bir gün büyük bir soygun yapma tutkusuna dayanamamaktan korkuyorum. bütün bunlar benim için öyle büyük bir sorun yaratıyor ki, zaman zaman, bir gün namuslu bir işten sağladığım gelirle yaşayacağıma beslediğim umudu yitirdiğim oluyor. çünkü, namusumla iş görüp öcümü almak için gereken büyük parayı kısa sürede toplamam imkansız. açıkçası, leon, dayanacak halim kalmadı.''
Diğer Henri Charriere Sözleri ve Alıntıları
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- Bir ulus,toplumun başını ağrıtan kişileri çok çabuk yok etmek ve onlardan hemen öc almak hakkına sahip değildir.Bu adamlar,insanlık dışı cezalara çarptırılmaktan çok tedavi edilmesi gereken kişilerdir....
- Çocuklara özgü o açıklığı bu bulunmaz çağı ötekilerden ayıran her şeyi tüm saflığıyla görme yeteneğini anlayış zenginliğini iyi niyeti sevgiyi ve temizliği bu Kızılderililerde buluyorum.Ya Güvercinler Adasındaki cüzzamlılar .Korkunç bir hastalığa yakalanan yinede yüreklerinde bize yardım etmek için gerekli soyluluğu bulan o sefil kürek mahkumları...
- Hayat bu işte. "Çürümeye, bozulmaya giden yirmi beş yaşındaki bir çocukla" alay edip kahkahalarla gülünüyordu.
- "Hiçbir diyeceğim yok müdür bey, sadece suratınıza tükürme ihtiyacını duyuyorum. Ama tükürüğümü kirletmekten korktuğum için bu işi yapamıyorum."
- Bir ulus, toplumun başını ağrıtan kişileri çok çabuk yok etmek ve onlardan hemen öç almak hakkına sahip değildir. Bu adamlar, insanlık dışı cezalara çarptırılmaktan çok, tedavi edilmesi gereken kişilerdir.
- "Bu güzel ülkenin adaleti pek güzel değil Dega. Belki bizimki kadar güzel olmayan, ama ayağı sürçenlere çok daha insanca davranan ülkelere rastlarız."
- -Çok iyisin Kelebek.
-Hayır, hak yerini bulsun isterim.