Bu dünya hakkında bütün düşündüklerini söyleme cesareti gösterecek kişi ayağını basacak yarım metre karelik toprak bulamayacaktır. Ne zaman adam gibi biri çıksa, dünya biner sırtına ve kırar belini. Çiçeklenmeyi engelleyen çok sayıda çürük sütun, fazlasıyla cerahatli bir insanlık mevcut. Bu muazzam bina bir yalan, temelinde titrek bir korku yatıyor, devasa boyutlarda. Yüzyılların belli aralıklarında yeni bir ırk yaratmak adına dünyayı baş aşağı çevirmekten kaçınmayacak umutsuz ve tutkulu biri çıksa bile, sevgisi nefrete dönüşüp baş belası ilan edilir. Zaman zaman patlayan, bizi yaralayan ve içimizi dağlayan, bizden iniltiler, gözyaşları ve beddualar koparan sayfalar okuyorsak, bilin ki bu sayfalar sırtı duvara dayalı, tek savunması sözcükler olan biri tarafından yazılmıştır; sözcükler dünyanın yalancı ve ezici ağırlığından, yüreksizlerin kişilik mucizesini çökertmek için yarattığı işkence aletleri ve çarklardan her zaman daha güçlüdür. Günün birinde biri yüreğini sonuna kadar açma, gerçekten kendine ait olan deneyimleri, kendi gerçeğini ortaya koyma cesaretini gösterebilse dünyanın parçalanacağını ve hiçbir tanrının bu parçaları, atomları, dünyayı oluşturan ölümsüz elementleri birleştiremeyeceğini düşünüyorum.
Diğer Henry Miller Sözleri ve Alıntıları
- Zamanın dışında doğmuş insanlar vardır. Ülke, gelenek, kast dışı doğmuş insanlar vardır. Tam anlamıyla yalnız değiller, ama sürgünler, gönüllü sürgünler. Her zaman romantik de değillerdir; yalnızca ait olmazlar hiçbir yere demek istiyorum. (sf15)
- Biraz fazla ışık, biraz fazla enerji (dünyada) ve o kişi insanlık toplumu için uygunsuz görünür. İlhamın karşılığı ya tımarhane ya da mezardır. Gri, doğal dünya, bizim doğal yetişme yerimizmiş gibi görünür. Uzun zamandan beri böyleydi. Fakat dünya, içinde bulunulan koşullar değişiyor. İster kabul edilsin ister edilmesin yeni bir dünyanın eşiğinde bulunuyoruz. Anlamaya ve kabul etmeye zorlanacağız.
- Yedinci günde Tanrı işi bıraktı ve her şeyin iyi olduğunu gördü. Bunu piponuza koyun ve için!
- Benim için onların ahenklerine uymak zorunluluğu yok. Zamanın ağarmasından beri ahenkliyim. Benim çalışmamı işaretleyen berraklık. Dünyaya bir ders vermek amacında olmayıp, sadece okulun bittiğini açıklamak isteyenlerin sınıfındayım.
- Gidişatı değiştirmeye çalışmayı beyhude buluyordum; kalben değişmedikçe hiçbir şeyin değişmeyeceği kanısındaydım ve insanların kalplerinde yaşatanları kim değiştirebilirdi?
11 - Kundaktayken bile filozofmuşum. Hayata karşıydım, ilke olarak. Hangi ilke mi? Beyhudelik ilkesi.
12 - Daha sonra, büyüdüğümde, beni rahimden çıkarıncaya kadar analarından emdikleri sütün burunlarından geldiğini öğrendim. Gayet iyi anlayabiliyorum. Kımıldamanın alemi var mı?
Her şeyin sana bedava sunulduğu rahat ve sıcak bir sığınak terk edilir mi hiç?
12 - Zira tek bir büyük macera var, o da insanın iç yolculuğu ve o söz konusu olduğunda zamanın, mekanın, hatta icraatların önemi yoktur.
14 - Kendi kendimin patronuydum ve istediğim zaman çalışıyordum, ama diğer patronlardan farklı olarak kendi mahvın için, iflasım için çaba sarf ediyordum. Anonim şirket değildim, tröst değildim, devlet değildim, federasyon değildim Tanrı gibiydim, daha çok.
19 - Birkaç ay sonra Sunset Placede oturmuş insanları iblis gibi bir yandan işe alıyor bir yandan kovuyordum. Mezbahadan farkı yoktu,Tanrı şahidimdir.
21