Birini sevmek ile yanlış sevmek, tabancanın namlusundan milimetrik bir sapmayla çıkan ve birbirinden çok farklı noktalara saplanan iki merminin halini andırır.
Yanlış sevilmek şuna benzetilebilir: Çiçeği sularsınız ama toprağa döktüğünüz suda çiçeğin fıtratını bozan, zararlı, yabancı bazı maddeler vardır. Ya da günde bir kere sulanması gereken toprağı sabah akşam sular, toprağı çeltik tarlasına çevirirsiniz.
Doğru sevilmek ile yanlış sevilmek arasındaki fark, bu iki merminin tabanca namlusundan uzaklaştıkça aralarındaki mesafenin açılması misali, kişi büyüyüp serpildikçe, hayat ve insanlarla etkileşime girdikçe daha çok açığa çıkar.'
Diğer Mustafa Ulusoy Sözleri ve Alıntıları
- Boş boş konuşmaktan sürekli sorunlarımızdan sözetmekten, insanların dedikodusunu yapmaktan sıkılıyorum. Hayatın anlamı , varlığımız, sonsuzluk üzerine konuşacak kimseyi bulamıyorum. Bu yüzden topluluklara karışmaktan kaçınıyorum. Çağırıldığım birçok yere gitmek istemememin sebebi bu.
- AYRILIRKEN SÖYLENEN SÖZLER YAŞANANLARIN BİR ÖZETİDİR...
- " ''İnsan'' demek, kırıklık demektir.
Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı. Kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olamadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı
ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün..." - Söyleyeceğin şey suskunluktan daha güzel değilse , sus o zaman .
- AYRILIRKEN SÖYLENEN SÖZLER YAŞANANLARIN BİR ÖZETİDİR...
- " ''İnsan'' demek, kırıklık demektir.
Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı. Kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olamadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı
ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün..." - Söyleyeceğin şey suskunluktan daha güzel değilse , sus o zaman .
- Hayatının yıldızlarına ulaşmak istiyorsan; içindeki geceye razı olmalısın.
- Mademki ölüm, ölmenin içinden geçmekti, o halde birbirlerinden sonsuza dek ayrılmayacaklardı. "Ayrılırken söylenen sözler, beraberken yaşananların bir özetidir" demişti bir keresinde Beyaz.
- Kahverengi'nin yakınları "O'nu kaybettik" dediler, "Acı Kaybımız" diye gazetelere ilanlar bile verdiler. Halbuki o bir yere kaybolmamış, sadece gitmişti. İnsanlar gözleriyle görmediklerine niye kaybettik derlerdi ki?