Bir zamanlar bir narın kalbinde yaşarken bir tanenin şöyle dediğini duydum, ?Bir gün bir ağaç olacağım ve rüzgâr dallarımda şarkılar söyleyecek ve güneş yapraklarımda dans edecek ve tüm mevsimler boyunca güçlü ve güzel olacağım.? Sonra başka bir tane konuştu ve dedi ki, ?Senin kadar gençken, benim de böyle hayallerim vardı; ama şimdi olayları ölçüp tartabiliyorum, umutlarımın boşa çıktığını görüyorum.? Ve üçüncü bir tane söz aldı, ?Bizde böyle parlak bir geleceği yaratacak cevher görmüyorum.? Ve dördüncü dedi ki, ?Parlak bir gelecek olmadan, hayatımız ne aşağılık bir şey olurdu!? Beşinci dedi, ?Neden ne olacağımızı tartışıyoruz ki, daha kim olduğumuzu bile bilmiyoruz.? Ama altıncı yanıtladı, ?Her ne isek, öyle devam etmeliyiz.? Ve yedinci dedi ki, ?Her şeyin nasıl olacağına dair kesin bir fikrim var ama kelimelere dökemiyorum.? Sonra sekizinci konuştu ? ve bir dokuzuncu ? ve onuncu ? sonra birçoğu sonra hepsi bir ağızdan ve artık seslerini birbirinden ayırdedememeye başladım. Hemen o gün bir ayvanın kalbine yerleştim, orada taneler azdı ve neredeyse sessizdiler..
Diğer Halil Cibran Sözleri ve Alıntıları
- Sevgilinin gözünde parlayan ilk bakış, Tanrı'nın "Olsun" demesiyle birlikte suların yüzünde devinmeye başlayan, dünyayı ve ahireti yaratan ruh gibidir.
- Yüreğine değil de bedenine sahip olmuş şehvet düşkünü bir zenginin aldattığı ve umutsuzluğun ve sefaletin kucağına ittiği bir kadın mısın, Tanrı'nın güzellik bağışladığı?
- İnsanı, onu yozlaştırmakla yola getireceklerine inananlarca, işlediğin önemsiz bir kabahat nedeniyle, karanlık zindanlarda yaşamaya mahkum kılınmış bir tutuklu musun?
- İnsanların koymuş oldukları yasalara uymak için, karısını ve çocuklarını geride bırakıp, önderlerinin yanlış adlandırarak Görev dedikleri Açgözlülük uğruna savaş alanlarına gitmek zorunda bırakılmış bir er misin?
- Ey kardeşim, senin ruhunun yaşantısı, ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır ve eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa, ne sen SEN, ne de ben BEN olabilirdik. Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı, senin ağzından çıkan sözcüklerin benim ağzımdan çıktıklarına inanır; ya da senin yüzüne baktığımda aynadan kendi yüzümü seyrediyorum sanırdım.
- Ey dost, senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır. Limanlarından kaç gemi yelken açarsa açsın başka iklimlere, kaç gemi varırsa varsın limanlarına, sen yine, yalnızlığın ıstırabıyla inleyen ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın. En yakın dostuna bile meçhulsün, onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın.
- Bir yalnızlık okyanusundaki adadır, Yaşam, Kayaları umuttur Ada'nın, ağaçları düş; çiçekleri ıssızlıktır, dereleri özlem.
- Gerçek'i arayıp da onu insanlara açıklayan herkes acı çekmeye mahkumdur.
- Bu öyküyü anlatırken yakınıyor değilim; çünkü Yaşam'dan kuşku duyanlar yakınır, bense ona kesinlikle bağlıyım ve inanıyorum. Yaşam'ın kadehinden içtiğim her yudumun içine karışmış olan acının değerine inanıyorum. Yüreğime işleyen elemin güzelliğine inanıyorum. Yüreğimi kıskaç gibi sıkan bu çelik parmakların bitip tükenmeyen merhametine inanıyorum.
- Eğer sevgiye kapılmışsak, bu sevgi, ne bizden gelme ne de bizim içimizdedir. Eğer mutluluk duyuyorsak, mutluluğumuz bizim değil, Yaşam'ın kendisinin içindedir. Eğer acı çekiyorsak, acımız içimizdeki yaralarda değil, Doğa'nın yüreğinin içindedir.