Bir de, dedi şoför, dikiz aynasından bakarak. Aklınızda tutmanızı istediğim bir şey var. Her şey göründüğü gibi değildir.
Her şey göründüğü gibi değildir, diye içinden tekrar etti Aomame. Sonra gözlerini hafifçe kıstı.
Bunu ne için söylüyorsunuz?
Şoför, sözcükleri özenle seçtiğini hissettirir şekilde yanıtladı. Şöyle ki, birazdan hiç de sıradan olmayan bir şey yapacaksınız. Değil mi? Normal bir insan gün ortasında Başkent Otobanı'nın acil durum merdivenlerinden inmez. Özellikle bir kadın bunu asla yapmaz.
Eh, orası öyle, dedi Aomame.
İşte öyle bir şey yapınca da, gündelik yaşam manzaraları daha farklı görünmeye başlayabilir. Benim de öyle bir deneyimim oldu. Fakat görünüş sizi aldatmasın. Gerçek daima tektir.
(...)
Gerçek daima tektir, diye tekrarladı şoför, bir kitabın önemli bir satırının altını çiziyormuş gibi.
Elbette, dedi Aomame. Adam haklıydı. Tek bir kütle, tek bir zamanda, ancak tek bir yerde olabilirdi. Einstein ispatlamıştı. Gerçek daima soğuk ve ebediyen yalnız başınadır.
(...)
Şöyle düşünülemez mi acaba? Sorun bende değil, beni çevreleyen dünyada olabilir mi? Bilincim ve belleğimde bir anormallik yoktur; ne olduğu belirsiz bir güç devreye girmiştir ve çevremdeki dünya bu gücün etkisiyle değişim geçirmiştir.
(...)
Zamanın bir noktasında benim bildiğim dünya yok olmuş ya da başka bir yere taşınmış, yerini de başka bir dünya almış olmalı. Rayların makas değiştirmesi gibi. Yani, şu an burada bulunan benim bilincim aslında burada bulunan dünyaya ait, ama dünyanın kendisi farklı bir dünya haline gelmiş. Burada gerçeklerde meydana gelen değişim, henüz sınırlı ölçüde. Yeni dünyanın büyük kısmı, benim bildiğim esas dünyadan olduğu gibi geçiş yapmış. O yüzden yaşamımı sürdürmemde gerçek anlamda bir engel (en azından şimdilik) yok. Fakat bu değiştirilen kısımlar daha ileride çevremde büyük değişiklikler meydana getirecek. Farklılık gitgide büyüyecek. Dahası, duruma göre bu farklılıklar, hareketlerimdeki mantığın kaybolmasına, hayati hatalar yapmama neden olabilir. Eğer böyle bir şey olursa, evet, hayatıma mal olabilir.
Paralel dünya? Bu ancak bilimkurgularda olur.
(...)
Sakın savunma mekanizmamı devreye sokarak, işime geldiği şekilde bir sav kurguluyor olmayayım? Gerçekte, belki de en basit haliyle kafamda bir anormallik ortaya çıkmıştır yalnızca. Ruh halimin tamamen normal olduğunu düşünüyorum. Bilincimde bir çarpıklık olmadığına inanıyorum. Fakat kendisinin normal, çevresindeki dünyanınsa anormal olduğunu, ruh hastaları da çoğunlukla söyler. Paralel dünya diye bir laf ortaya atıp, deliliğimi zorla haklı çıkartmaya çalışıyor olamaz mıyım?
(...)
İçine düştüğüm bu yeni koşullara, öylesine bir ad vermem daha iyi olacak. Polislerin eski tip revolverlerle dolaştığı bir zamanki dünya ile bir ayrım yapabilmek için de, kendine özgü bir ad gerekiyor. Kedi ve köpeğin bile adı olur. Değişime uğramış bu dünyaya bir ad gerekmesi de gayet normal. 1Q84... Bu yeni dünyaya bu adı vereyim.
Aomame kararını vermişti. Q, question mark'ın Q'su idi. Dünyanın soru işaretleriyle dolu olduğu anlamındaydı. Aomame yürürken kendi kendine başını salladı.
İstesem de istemesem de, ben bu 1Q84teyim. Benim bildiğim 1984 artık yok. Şimdi 1Q84 yılındayız. Hava değişti, manzara değişti. Ben bu soru işareti ekli dünyanın haline, olabildiğince çabuk ayak uydurmak zorundayım. Yeni bir ormana bırakılmış bir hayvanla aynı durumdayım. Kendimi koruyup, hayatta kalabilmek için o yerin kurallarını bir an önce özümsemeli, uyum sağlamalıyım.
Diğer Haruki Murakami Sözleri ve Alıntıları
- Sen o rüyanın asıl sahibisin ve o rüyaya sen de katıldın. O yüzden yaşadığın rüyada olanlar yüzünden sorumluluğu sen almalısın. Nihayetinde bu rüya, senin ruhunun karanlıklarından geçip gelerek ortaya çıkmadı mı?
- Bir adın olmayınca seni anımsamakta sıkıntı çekerim. Öylesine bir ad vermek istedim. Bir adın olursa bazı durumlarda rahat edersin.
- Artık özgür olduğumu düşünüyordum. Gözlerimi kapatıp yalnızca ne kadar özgür olduğumu düşündüm. Oysa özgür olmanın ne anlam ifade ettiğini, henüz tam olarak anlayabilmiş değildim. Anlayabildiğim tek şey, artık yalnız olduğumdu. Yalnız ve bilmediğim bir yerde. Pusulasını ve haritasını kaybetmiş bir gezgin gibi. Özgür olmanın anlamı bu muydu acaba?
- Ölümün yaşamın sonu değil bir parçası olduğunu öğrenmiştim.
Doğruydu bu. Yaşayarak ölümü besliyoruz. - Herkesin hayatında artık geri dönülemez bir noktaya geldiği olur. Nadiren de artık daha ileri gidemeyebiliriz. O noktaya geldiğimizde, bu iyi bir şey de olsa kötü bir şey de olsa, sessizce kabullenmekten başka çaremiz olmaz. İşte bu şekilde hayatta kalmayı başarırız.
- Gözlerini kapatman, hiçbir şeyi değiştirmez.
Gözlerini kapattın diye, hiçbir şey silinip gitmez. Bu bir yana, gözlerini bir sonraki açışında herşey daha da kötüleşir. Biz işte böyle bir dünyada yaşıyoruz, Nakata.
Adam gibi gözlerini aç!
Göz kapamak, korkakların işidir.
Gerçeklere göz yummak çok alçakçadır.
Sen gözlerini kapatıp kulaklarını tıkasan bile zaman akmaya devam eder.
Emin adımlarla. - Herkesin hayatında artık geri dönülemez bir noktaya geldiği olur. Nadiren de artık daha ileri gidemeyebiliriz. O noktaya geldiğimizde, bu iyi bir şey de olsa kötü bir şey de olsa, sessizce kabullenmekten başka çaremiz olmaz. İşte bu şekilde hayatta kalmayı başarırız.
- Gözlerini kapatman, hiçbir şeyi değiştirmez.
Gözlerini kapattın diye, hiçbir şey silinip gitmez. Bu bir yana, gözlerini bir sonraki açışında herşey daha da kötüleşir. Biz işte böyle bir dünyada yaşıyoruz, Nakata.
Adam gibi gözlerini aç!
Göz kapamak, korkakların işidir.
Gerçeklere göz yummak çok alçakçadır.
Sen gözlerini kapatıp kulaklarını tıkasan bile zaman akmaya devam eder.
Emin adımlarla. - Bu dünyadaki insanların çoğu romanın gerçek değerini anlamaz. Fakat dünyanın akışının dışında kalmak da istemezler. O yüzden de, ödül alıp gündeme gelen kitaplar olduğunda satın alıp okurlar. Gençler, hele de liseli kızlar.
- Neden birini çok sevmek, aynı zamanda o insanı derinden yaralamakla aynı olsun ki? Yani eğer öyleyse, birini çok sevmenin ne anlamı var ki?