Ben sana demedim mi oğlum dedi,dinsizin hakkından imansız gelir diye...Keh! Keh! Keh...Yap hazırlığını yeğen,hafta içinde çekiyoruz malları...yok yok babana bir şey söyleme şimdi,kaçırma keyfini ağabeyimin.Koca Kerami Bey'in beceremediği işi bacak kadar Yağız kotarıverdi diye canı sıkılmasın...Nasıl?...Eh vereceğiz tabii bir şey...Partiye bağış adı altında veriliyor bir münasip para...Aaa ne bileyim oğlum,artık partinin kasasınamı koyar,cebine mi atar.Bana ne be!...Bırak bu ağızları yeğenim ,ha bu parti ha o parti,hepsi de aynı arsız...Ne münasebet yahu! Baban Meclis'te değil ki, ne diye alınıyorsun üstüne...O kibar politikacıların zamanı çoktan geçti.Geçtiği içindir ya Kerami evinde pinekliyor şimdi. Namuslu adamı alırlar mı hiç aralarına...Neyse, sana müjdemi vereyim,dedim.
Diğer Ayşe Kulin Sözleri ve Alıntıları
- Telefonu kapatınca ayağa kalkıp,zafer kazanmış komutan edasıyla gerine gerine dolandı odanın içinde Yusuf.Suttan Hanım'ın haylaz diye bellenen küçük oğlu, tahsili,terbiyeli ve çok kıymetli büyük oğlundan daha iyi idaer ediyordu Şelale Un Fabrikasını.Zaten bu gerçeği gördüğü için değil miydi, artık Meclis'te olmamasına rağmen Kerami'nin Bozova'ya gelmeyip deAnkara'kalması.
- Hayatın boyunca seveceğin bir hayale sahipsin.O tamamen seninken kaybettin onu.
- Hiç olmazsa ben elimden geleni yapmıştım. Hayallerimin peşinden gitmiştim. İleride bir gün, aşk nedir diye sorarlarsa bana, Işık adında biri, diyecektim, ilk görüşte vurulduğum, peşine düştüğüm, yaklaştığım ama hiçbir zaman kavuşamadığım...
- Ah Can,kardeşim,sen bir kere öldün,bizlerse milim milim ölüyoruz o gün bu gündür ! Mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz,kendimizle barışamıyoruz,yaptığımız tüm saçmalıkların faturasını senin ölümüne yazıyoruz !
- "Günbatımını, şafağı, mehtabı seyrettiğimde ya da yıldızlarla dolu lacivert göğe baktığımda içim sevinç doluyor. Acılarıma rağmen, yaşadığıma şükrediyorum."
- Minnettarım tüm hayatımı vakfettiğim cüzamlılarıma, çünkü onların onların sayesindedir ki, memleketimin binlerce başka çocuğuna da uzanabildim. Yoksul olmaları, çaresiz olmaları koşuluyla, hiç ayrım yapmadan, Türk, Kürt, Süryani vs. demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladım, ışık tuttum yollarına. Beni hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gavurluğum kaldı, ne Kürtçülüğüm, ne de komünistliğim. Şu son aramayla da darbeci yerine kondum. Umrumda bile olmadı.
- Mutsuz olmaya alışmışım bir kere! Tıpkı sigara gibi kötü bir alışkanlık mutsuzluk; tuhaf bir keyif veriyor tiryakisine, hayatını sinsi sinsi yiyerek, damarlarını tıkayarak öldürürken!
- "Bir şeyi daha fark ediyorum; bir çocuk hayatının ilk beş on yılını nerede geçirdiyse, o yerin gönlünden ve beyninden sökülüp atılması mümkün değildir. Dünyanın en çirkin, en ilkel köşesi bile olsa büyüdüğü yer hep sevgiyle hatırlanacaktır, ömrünün sonuna kadar."
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.
- Tuhaf insanlardı İbradılılar.Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "İyimizi niye el alsın,kötümüzü niye el görsün," gibi,kendilerine özgü deyişleri vardı.