Belli bir süre içinde, nasıl olduğunu anlamaya fırsat bulamadan, Virginia Woolf'un sözünü uyarlarsak duruma, kendinize ait bir mekan saymaya başlardınız o kitabevini; içeride, benzerlerinizle karşılaşmanın yarattığı özel bir huzur koşulu hüküm sürerdi; bir de size benzemediğini, dahası tanıdığınız hiç kimseye benzemediğini düşündüğünüz bir kaç aykırı müdavim görürdünüz orada, zaman içinde bütün gizlerine değilse bile bir bölüğüne yaklaşma şansına erişir, ayağınızın alışmasından doğan mutluluğu perçinlerdiniz.
Diğer Enis Batur Sözleri ve Alıntıları
- Altına, elmasa, zümrüde benzeten çoktur, şiir gerçekte, hepsinden çok inci.
- ...neye yarıyor bildiğimizi sandığımızı bildiğimizi sanmamız?
- Çocuktuk, büyüdük, kitapları seçtik -- başka şeyleri seçen insanlar arasında.
- Kedinin sevgi anlayışındaki farklılık gülünç gelebilir ama, farklı bir mantığa bel bağlamasından gelir. İnsanlar kendi doğalarının terimleriyle sevgisiz, hain ya da bencil sayarlar ya kediyi, onun herhalde bu tür kaygıları yoktur.
Oynaşmak; sevmek, sevilmek istediği an buradadır. İstemediğinde çekip gider, sizin doyumunuz yarıda kalmış, ona vız gelir. - Kahve, gündelik yaşamı 'olabilir' kılan unsurların başında gelir, ona bir biçimde alışmış kişiler için.
- Rastlantı, olağan seyrini sürdüren olaylar zincirine bir başka zincirin halkasının karışmasıyla ortaya çıkar: İnsanların hayatları paralel değildir çünkü, gün gelir bir çizgi ötekiyle kesişir ve o noktadan başlayarak seyir değişir.
- "Göğsümde bir sıkıntılı kuş; içimde göz gözü görmüyor. Çaldım kapımı, anahtarlarım içeride."
- Başlangıcta bir karışıklık,düzensizlik,kimsenin o aşamada sizden denetimini sağlamanızı beklemediği bir karmaşa vardır;gün gelir,yaşamanın sıraya koymak demek olduğunu anlarsınız.
- Hayatım kitapların arasında, ortasında geçti.Birkaçını yazdım, birçoğunu yaptım, daha çoğunu okudum, okumak için edindim, edinmek için elledim, sayfalarını karıştırdım, evimin duvarlarını kaplamalarından zamanla bir tür güvence duygusu yonttum.Neredeyse bütün düşüncelerimin, duyularımı harekete geçiren kıvılcımların kaynağında, kökünde, kuyusunda yeraldı kitaplar.
- Bu hayatta kütüphaneye ayrı, apayrı bir yer yaratmak gerekmezdi, ister istemez somut, fiziksel bir kütlesi olsa bile. Onu çıktığınız sokaklara, işyerlerine, gittiğiniz yolculuklara bir biçimde yanınızda götürürdünüz. Bunlar bir şey mi, kütüphaneniz uykularınıza taşınmakta güçlük çekmez, sakınca görmezdi: Sabaha yaklaşırken, uykunuz dipten yüzeye yaklaştığı sıralarda, uzanıp bir kitabı yerinden çekerdiniz.