?Bazıları sanatla zenaatı birbirinden ayırır. Beyhude bir ayrım. Daha doğrusu sanatçının kendilerini ötekilerin üstünde tutmak için seçtiği ve gariptir destek bulduğu bir şey. Batı?dan bize gelmiş. Bizde ?dahi? yoktur. Herkes işini yapar. İşini iyi yapmak ahlak gereğidir. Zenaat erbabının yaptığı bir sandalye bir mezar taşı ile ressamın tablosu arasında ne fark var? Efendim ressam tablosuna kendini katıyormuş, yenilik yapıyormuş vesaire. Öteki de yapıyor. Sanatçının yüce, erişilmez bir mevkiye çıkarılması pagan döneminden kalmadır. İlla bir ayrım yapılması gerekiyorsa onu Cenab-ı Hak kitabında bildirmiş? (S. 133)
Diğer Mustafa Kutlu Sözleri ve Alıntıları
- Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin değildir, bilirsin.
- "Kalabalıkta kimsenin yuzu kendinin degildir, bilirsin"
- İstanbul böyledir."Yaşanmaz burada" der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- Geceler gebedir, meşime-i şebden neler doğar bilemeyiz.