Diğer Rick Riordan Sözleri ve Alıntıları
- Neden yetişkinler bu kadar kalın kafalıydı? Her zaman 'doğruyu söyle' derlerdi, doğruyu söylediğinizde de size inanmazlardı. O hâlde, doğruyu söylemenin ne faydası vardı?
- "Bazı şeyleri hatırlıyorum," dedi. Konuştukça da açıldı. " Jüpiter'in oğlu olmanın zor bir şey olduğunu hatırlıyorum mesela. Herkes benden bir lider olmamı bekliyordu ama ben kendimi hep yalnız hissediyordum. Sanırım sen de Olimpos'ta öyle hissediyorsundur. Diğer tanrılar sürekli kararlarını sorguluyordur. Bazen zor kararlar alman gerektiğinde diğerleri seni eleştiriyordur. Üstelik diğer tanrılar gibi hemen yardımıma gelemiyorsundur. Beni kayırdığını sanmasınlar diye hep mesafeli davranmak zorunda kalıyorsundur. Neyse, sanırım demek istediğim..." Jason derin bir nefes aldı. "Sadece seni anladığımı söylemek istiyorum. Elimden geleni yapacağım. Benimle gurur duymanı sağlayacağım. Ama bana yol göstersen de hiç fena olmaz baba. Eğer yapabileceğin herhangi bir şey varsa yap ki arkadaşlarıma yardım edebileyim. Benim yüzümden ölmelerini istemiyorum. Onları nasıl koruyacağımı bilmiyorum."
- Gigant ona aldırış etmeksizin "Yunanlı, Romalı, hiç fark etmez," dedi. "Her iki kampı da ayaklar altına alacağız. Titanlar ileriyi pek göremiyorlardı. Tanrıları yeni memleketleri olan Amerika'da yok etmeyi planladılar. Ama biz gigantlar işin doğrusunu biliyoruz! Bir otu doğru dürüst sökebilmek için, kökünden koparmak gerekir. Biz konuşurken birliklerim ufak Roma kampınızı yok ediyor, kardeşim Porphyrion da eski topraklarda gerçek savaşa hazırlanıyor! Tanrıları türedikleri topraklarda yok edeceğiz."
- Annabeth ürperdiğini hissetti. Buradaki mimariye bayılırdı. Evler ve bahçeler çok güzeldi ve Roma'yı anımsatıyordu. Ama güzel şeylerin neden hep kötü bir tarihle sarmalandığını merak etti. Yoksa bunun tam tersi miydi? Belki de kötü tarihleri, karanlık yönlerini gizlemek için güzel şeyler inşa etmelerine neden olmuştu.
- Canavarlar, Tartarus'un derisindeki sivilceler gibi, diye düşündü Annabeth. İçinin ürperdiğini hissetti. Bazen o kadar da güçlü bir hayal gücü olmasın istiyordu, çünkü artık canlı bir şeyin üstünde yürüdüklerine emindi. O meşum arazinin tümü -kubbe, uçurum ya da her neyse- tanrı Tartarus'un, kötülüğün en eski hayalinin hayata geliş şekliydi. Tıpkı Gaia'nın yeryüzünü kapladığı gibi, Tartarus da uçurumu işgal ediyordu.
- Neden yetişkinler bu kadar kalın kafalıydı? Her zaman 'doğruyu söyle' derlerdi, doğruyu söylediğinizde de size inanmazlardı. O hâlde, doğruyu söylemenin ne faydası vardı?
- "Bazı şeyleri hatırlıyorum," dedi. Konuştukça da açıldı. " Jüpiter'in oğlu olmanın zor bir şey olduğunu hatırlıyorum mesela. Herkes benden bir lider olmamı bekliyordu ama ben kendimi hep yalnız hissediyordum. Sanırım sen de Olimpos'ta öyle hissediyorsundur. Diğer tanrılar sürekli kararlarını sorguluyordur. Bazen zor kararlar alman gerektiğinde diğerleri seni eleştiriyordur. Üstelik diğer tanrılar gibi hemen yardımıma gelemiyorsundur. Beni kayırdığını sanmasınlar diye hep mesafeli davranmak zorunda kalıyorsundur. Neyse, sanırım demek istediğim..." Jason derin bir nefes aldı. "Sadece seni anladığımı söylemek istiyorum. Elimden geleni yapacağım. Benimle gurur duymanı sağlayacağım. Ama bana yol göstersen de hiç fena olmaz baba. Eğer yapabileceğin herhangi bir şey varsa yap ki arkadaşlarıma yardım edebileyim. Benim yüzümden ölmelerini istemiyorum. Onları nasıl koruyacağımı bilmiyorum."
- Gigant ona aldırış etmeksizin "Yunanlı, Romalı, hiç fark etmez," dedi. "Her iki kampı da ayaklar altına alacağız. Titanlar ileriyi pek göremiyorlardı. Tanrıları yeni memleketleri olan Amerika'da yok etmeyi planladılar. Ama biz gigantlar işin doğrusunu biliyoruz! Bir otu doğru dürüst sökebilmek için, kökünden koparmak gerekir. Biz konuşurken birliklerim ufak Roma kampınızı yok ediyor, kardeşim Porphyrion da eski topraklarda gerçek savaşa hazırlanıyor! Tanrıları türedikleri topraklarda yok edeceğiz."
- Annabeth ürperdiğini hissetti. Buradaki mimariye bayılırdı. Evler ve bahçeler çok güzeldi ve Roma'yı anımsatıyordu. Ama güzel şeylerin neden hep kötü bir tarihle sarmalandığını merak etti. Yoksa bunun tam tersi miydi? Belki de kötü tarihleri, karanlık yönlerini gizlemek için güzel şeyler inşa etmelerine neden olmuştu.
- Canavarlar, Tartarus'un derisindeki sivilceler gibi, diye düşündü Annabeth. İçinin ürperdiğini hissetti. Bazen o kadar da güçlü bir hayal gücü olmasın istiyordu, çünkü artık canlı bir şeyin üstünde yürüdüklerine emindi. O meşum arazinin tümü -kubbe, uçurum ya da her neyse- tanrı Tartarus'un, kötülüğün en eski hayalinin hayata geliş şekliydi. Tıpkı Gaia'nın yeryüzünü kapladığı gibi, Tartarus da uçurumu işgal ediyordu.