Ağır, eski bir ahşap kapıdan giriliyor içeriye. Üç basamak sonra genişçe bir avlu. Avlunun en dibinde, çok daha derinlere gittiğini hayal ettiğim tafana denilen karanlık ve serin bir mağara. Tafananın ortasında bir seren. Üzerinde her daim bir tuluk asılı olur. Şişman ve pembe bir koyun gövdesi. İçi tıka basa taze peynirle dolu. (syf,45)
Diğer Ercan Kesal Sözleri ve Alıntıları
- Sığamadık yeryüzü sofrasına.Kibir denizinde boğulmuşuzda haberimiz yok.Değirmenimiz susmuş,unumuz bitmiş.fırınlarımızda kararmış, kalplerimiz gibi.
- Sığamadık yeryüzü sofrasına.Kibir denizinde boğulmuşuzda haberimiz yok.Değirmenimiz susmuş,unumuz bitmiş.fırınlarımızda kararmış, kalplerimiz gibi.
- Benim betim benzim pek soluktu. Kim demişse, "Bunda solucan vardır benzin içir, geçer," demişler.
- Kim sorarsa adını, kendi adını söyleme. Kaynananın adını söyle. O zaman sıkıntı çekmezsin işte.
- Kapıya gelen dilenciye yiyecek verirken sevap bana yazılsın diye yarış yapılan bir evde büyüdüm ben.
- Pantolonumun belinde kalınca bir ip... Kendir... "Avanos'un uşağı, kendirdendir kuşağı..."
- İnsanın yaşayacağı en tahammül edilmez acı, yanık acısıdır. Bunu hiç unutmayın ve ne olur yanmış hastalarınızın önce acısını dindirin.
- Burger. "Budama hastalığı" yani. Genellikle sigara içenlerde görülen bir hastalık. Sigaradan vazgeçmediği için bacağından vazgeçecek.
- Benim betim benzim pek soluktu. Kim demişse, "Bunda solucan vardır benzin içir, geçer," demişler.(syf,23)
- Cem Karaca'nın şarkısı:
"Küçük kardeş bu yıl Siyasal'a gidecek,
Paltoya para yok ki, o da parka giyecek". (syf,27)