Asıl fark şurda: eski dünya dediğimiz şey bir çam kozalağıdır, yeni satılmış süt kokusudur, çimen yeşili ve yün kuşaktır. Bu nedir? Bu hayattır. Masal ile,rüya ile, dua ile irtibatı olan şeydir. Keloğlan padişahın kızını alır. Şaşılacak birşey yoktur bunda, sevimli bir taraf vardır. Henüz ozon delinmemiştir, borsada yükselen kağıtların ne manaya geldiği bilinemez. Masalları boş verdiğimiz günden bu yana rüya göremez olduk. İp koptu, zaman uçtu, hayat köşe bucak bir yerlere saklandı. Uykularımız kabuslarla donatıldı. Aydınlık bir yüz gördüğümüzde ilk aklımıza gelen cümle sırıtma lan oluyor.
Diğer Mustafa Kutlu Sözleri ve Alıntıları
- Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Gülün ömrü de kısadır.
Bu ömrü kısa gül, herhalde koklanınca gül kokusu duyulan güldür.
Malum, ömrü uzun ama koklanınca gül kokusu duyulmayan güller de var. - Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin değildir, bilirsin.
- "Kalabalıkta kimsenin yuzu kendinin degildir, bilirsin"
- İstanbul böyledir."Yaşanmaz burada" der, çeker gidersin; üç gün geçmeden özlersin.
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- "Ne zaman o tahta sıralara oturdum? Ne zaman o bankanın adına sırtımı verdim?" [s. 9]
- "Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti." [s. 143]
- Geceler gebedir, meşime-i şebden neler doğar bilemeyiz.