Anıların bile bir yaşı, gençliği var... Onları küflenmeye bırakır bırakmaz her tarafından bencillik, böbürlenme ve yalan sızan iğrenç hortlaklara dönüşüverirler.
Diğer Louis Ferdinand Celine Sözleri ve Alıntıları
- "Aşırı kanaat sahibi olmaktan beter hiçbir şey yoktur!"
- "Kafamın içi de tıpkı yaşantım kadar darmadağınıktı."
- LOUIS FERDINAND CELINE, Yazar-Fizikçi, FR-1932, TR-2002, YapıKredi Yayın (8.baskı:2010), Çeviri: Yiğit Bener, 573 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2013/09/gecenin-sonuna-yolculuk-louis-ferdinand.html
-En kalıcı devrimler, belki de DİLDE gerçekleşenlerdir.
-Yiğit olmak için bir neden göremiyorum.
-Gelecekten söz eden her kimse namussuzdur; tek geçerli olan GÜNCEL olandır.
-Her şeyin cinayet ve şiddete indirgendiği bu dünyada, BİR SAATLİK BARIŞ BİLE bir olgudur.
-BEN ALMANLARLA NİÇİN SAVAŞIYORUM (1.Dünya savaşına atfen), BANA ONLARIN HİÇ ZARARI DOKUNMADI Kİ!
-Savaşan her kişi, tecilli bir cinayet kurbanıdır. Savaşmayan-öldürmeyen her asker ise çocuk gibidir; düşünmeye alışık olmadığı için, sizi anlaması çaba gerektirir.
-MANEVİYAT, sağlıklı bir bedenin kibri ve zevkidir; beden hastalandığında, maneviyat bedeni terk etmek ister.
-Savaş sırasında, BAŞKASI ADINA CESUR OLMA MODASI vardı her yanda. Meçhul asker olmak yerine, çıldırmış olan uluslar arası mezbahadan kurtulmak ve YAŞAMAK esastır.
-PİŞKİNSENİZ, çoğunluk hep sizden yana olur ve kent büyüdükçe pişkinlik artar; kimin deli olup olmadığına da bu çoğunluk karar verir.
-Halk eskiden sadece dini bilirdi; zamanla semavi dinin yerini BAYRAK-AŞIĞI DİN aldı.
-Kentlerin LEZZETLİ DİLİMLERİ vardır, gerisi azap ve tezektir.
-Şatafatının-sahteliğinin dökülmeye başlayıp, çürümüşlük olarak sona erdiği noktada, kent, görmesini bilenlere çöp kutusuna dönmüş poposunu gösterir.
-ÖVÜNMEyi sevmeyen erkek yoktur. Akıllı övünme olamaz ve dinleyeni bekleyen rol, "hayran paspaslıktır".
-DOLAR, yani KUTSAL RUH, kandan bile daha değerlidir.
-Sokağa çıkmak aslında minik bir intihardır.
-ZENGİNLERE mahsus güzelleri görememek ağrıma gidiyor.
-İnsan sadece SAHİP OLABİLDİĞİ şeyleri çok iyi tanıyabilir ve yalnızca onlardan kurtulabilir.
-Kadına gerçek soyluluğu veren, kim ne derse desin, bacaklarıdır.
-Her şeyden TASARRUF etmeye alışırsanız, arzularınızı da yitirirsiniz.
-Zenginler DOKTORLARA PARA verirken onları UŞAK yerine, fakirler ise HIRSIZ yerine koyarlar.
-Bilim insanlarının çoğunun sahip çıkabildikleri asıl şey, resmi ÜNVANLARIdır.
-GENÇLİK, belki de sadece bir an önce yaşlanma hevesidir. - Biz aşağıdayız, sintinede, anamız ağlıyor,leş gibiyiz, taşaklarımızdan ter damlıyor, işte bu kadar! Yukarıdaki güvertede ise efendiler, gölgede, pembe yanaklı, parfüm kokularını havaya salmış güzel kadınları kucaklarına oturtmuş, keyif çatıyorlar...
- Zaten tüm dinlerde de bu böyle değil midir? Yüce Tanrısı artık papazın aklının kıyısından bile geçmeyeli sittinsene olmuşken, kilisenin ayak işlerine bakan görevli hâlâ dini bütün değil midir... Hem de imanına kadar? Gel de kusma!...
- Sonuçta varoluşun neden olduğu en büyük yorgunluk belki de insanın yirmi yıl, kırk yıl boyunca, hatta daha bile uzun süre, aklı başında kalmak için harcadığı o olağanüstü çabadır, basitçe, derinden kendi, yani tiksindirici, dehşetengiz, saçma olmamak uğruna. Baştan veri olarak elimize tutuşturulan şu aksak ikinci sınıf insanı, sabahtan akşama kadar hep küçük bir evrensel ideal, birinci sınıf bir insan olarak sunmak zorunda kalmamız ne de büyük kâbus.
- Her alanda, asıl yenilgi, unutmaktır, özellikle de sizi neyin gebertmiş olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir.
- Sadık doğduk biz, sadakatten de geberip gidiyoruz! Bedava asker, herkes için kahraman ve konuşan maymunlar, acı çeken sözcükler, Sefalet Tanrısı'nın gözdeleriyiz biz.
- Sizlere sesleniyorum, insancıklar, yaşamın salakları, dövülen, haraca bağlanan, ezelden beri terleyenler, sizi uyarıyorum, bu dünyanın kodamanları sizi sevmeye başladıklarında, bilin ki sizi savaş salamına çevireceklerdir... Bu kesin bir işarettir... Asla şaşmaz.
- Öyle, büsbütün korkağım, Lola, savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... Ben savaş var diye üzülmüyorum... Ben kaderime razı olmuyorum... Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... Onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, Lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: Ben artık ölmek istemiyorum.