Aforizma taklitleri 1. İnsan kendi kendisiyle baş başa kaldığı somut, sınırlı, sonlu anlarda değil, kendi kendisinden başkası olamadığını kavradığı o soyut, sınırsız, sonsuz zamanda ayırdına varabilir ancak yalnızlığın. 2. Yalnızlığa tahammül edilebiliriz etmesine de, bir şartla: Yalnızlık, her yeri eşit şekilde kaplayan bir boşluk gibi dört bir yana akmayı durdurup, sadece (ya da en çok) bize özgü bir hâle gibi etrafımızı kuşattığımızda. 3.Yalnızlığın, ?ben?im yalnızlığım olabilmesi için, varlığından bahsedebileceğim bir benlik sahibi olmaya ihtiyaç duyarım ve bunun için de muhakkak bir ?öteki?ne. 4. Bu yüzdendir ki, en kapalı inziva hallerinde en çilekeş münzeviler bile muhakkak bir şekilde ya peygamberlerin, ya ermişlerin, ya şeyhlerinin ya da bizzat ?Yaradan?ın suretini görmeye çabalarlar. 5. Taklit, hep bir ötekinin varlığını gerektirir ve alttan alta, onu, kendinden daha çok sevmeyi. Bu da temelde bir ?ben? ve ?sen? ayırımı gerektirir. 6. Yaradan, 99 sıfatıyla birlikte, ?taklit edilemez?dir. Bu yüzden ?ben? ve ?sen? ayırımını toptan kaldırarak, ?biz? diye hitap eder kutsal kitaplarında. 7. Lav gibidir özne BİZ. Tek ve mutlak bir kaynaktan fışkırdığı halde, sanki her yerden boy vermiş ve her yere aitmişçesine, pervasızca dört bir yana yayılan, yoluna çıkan her şeyi istisnasız, ayırımsız eteklerinin altına alan, kendi dışında bir varlık kalmayıncaya değin tüm bir yaşam alanını kaplayan, yakıcı, kavurucu, fetih tutkunu lav gibi. Tüm yaratma, yok etme, cezalandırma, mükâfatlandırma eylemlerini anlatırken, BİZ diye hitap eder Yaradan. 8. BİZ?in formülü, (Biz=Ben+Sen) değil, (Biz=Ben+Ben olmayan her şey)?dir. Böyle bir BİZ?in dışında kalmak mümkün değildir. 9. Dışında kalınamayan şey taklit edilemez.
Diğer Elif Şafak Sözleri ve Alıntıları
- Birinin korkulardan, evhamlardan bahsettiğini dinlemen onu esnerken seyretmeye benzer. Daha onunkiler bitmeden bir bakarsın sen kendininkileri saymaya başlamışsın.
- Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir.
- En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, benzer biçimde mesut olanların yakınlıkları sabun köpüğü gibidir, uçar. Ortak hüzünler, ortak arızalardır esas yakınlaştıran, yaklaştıran.
- "Tanrının kutsal kitabında neden çoğul konuştuğunu soruyorsun" dedi. "Bilemiyorum, ama belki de O da yalnızlığı sevmiyordur." (ŞEHRİN AYNALARI)
- Başımıza beklenmedik rastlantılar ancak bunları karşılamaya hazır olduğumuz anlarda gelir. (AŞK)
- Ne var ki tüm fertleri kuşaklar boyu acı çekmiş bir ailede acı çekmemiş tek fert olmak kadar acı bir şey yoktur. Aradaki eşitsizliği insanın kendi ailesi kapatır. (ARAF)
- Kendine gülebilir misin? Ama öyle vakur bir tebessüm lütfedercesine değil, içinde bir yerde sana seni yansıtan bir ayna, sana seni aktaran bir soytarı varmışcasına çekinmeden gülebilir misin, hem de herkesin ortasında? Dalga geçebilir misin kendinle, ciddiye alınmayı deli gibi arzuladığın halde? (MED-CEZİR)
- Şarkı üç dakika yirmi saniye ama tekrar tekrar çalınırsa sonsuza kadar sürebilir.
- Uzakları yakın, olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan, ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan, bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun.
Aşk bir kimyasal bileşim. Formülünde esrar var. - "Belki de bir illetti aşk; insana hayat verse, ruhunu şenlendirse de bir marazdı yine de."