1980 DÖNEMEÇTE Tarık Buğra Taşra, kasaba dünyası birçok romanda ölgünlükleriyle çizilmişken, Dönemeçte, içten içe kaynaşmalı, alevii bir ortamı betimler. Taşra insanı bu romanda, alışılagelmişin dışında, tuhaf bir hareketlilik içindedir ve memleketin kaderinde rol oynamaya çalışmaktadır. Dönem, tek partili rejimden çok partili rejime geçiş süreci. Tarık Buğra'nın roman kişileri Demokrat Parti'nin yandaşları. 'Tek parti'nin yönetiminden bıkkın bu kişiler gerçekten çok partili, demokratik bir düzeni mi gereksiniyorlar, yoksa, kendi çıkarları, kazançları, hırsları uğruna mı çalışmaktalar, yazar inceden inceye, özgün gözlemler, çözümlemeler çerçevesinde değerlendirir. Tek partili dönemin buyurgan tutumuyla yeni dönemin vaat ettikleri Dönemeçte'de art arda dile getirilir. Romancı, muhafazakar tutumuna rağmen, geleceğin düzeninden pek umutlu olmadığını sezdirir. İnci Enginün, Tarık Buğra için, Kendi halinde durmuş, sakin yaşayan kasaba hayatında siyasi havanın rüzgarını en iyi yansıtan yazarlardan biridir diyor. Dönemeçte'nin ana izleği siyasi havanın rüzgarıdır. Yine Enginün'ün saptamasıyla, İnsanlar değişme rüzgarıyla sarhoş, kendi çıkarlarını da bu sırada yakalama sevdasındadırlar. Tekdüzelik, bezginlik taşrası yerine, içten pazarlıklı, gizliden gizliye fokurdayıp duran taşrayı aniatmasıyla Dönemeçte önemini bugün de koruyor.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?