1973 ANAYURT OTELİ Yusuf Atılgan Anayurt Oteli iletişimsizliğin, aşağı görülmenin, çıldırtıcı tekdüzeliğin, cinsel yalnızlığın, git git de öncesiz sonrasız yalnızlığın romanıdır. Anayurt Oteli'nin katibi Zebercet, o kapalı, ölgün taşra kentinde, Necatigit'in yorumuyla sevgiye, şefkate özlemli, var olmaya çalışmaktadır. Oysa ufku dar taşra yaşamasında, bütün olanaklar daha baştan tüketilmiştir. Öyle sanıyorum ki, Zebercet'e, 'hasta edilmiş' bir zihnin sabuklamaları ve sanrıları diye yaklaşmak, Anayurt Otellni kavramak açısından yeterli değil. Zebercet'i kuşatan, 'hasta eden' yıldırtıcı toplumsal ortam, pek az romanımızda bu denli derinlemesine, savsözlere başvurmaksızın, 'sanatkârca' işlenmiştir. İlgisi yokmuş gibi görülebilir; 12 Eylül 1980 darbesinin sabahı, hiç adeti değilken Yusuf Atılgan beni aramış, İyi misin? diye sormuştu. Yıllar sonra büsbütün yürek yakıyor...
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?