1967 AMERİKAN SARGISI Fakir Baykurt Amerikancılığın çılgınca benimsendiği günlerde, Baykurt bu çılgınlığın perde arkasını kurcalar, iç yüzünü gözler önüne serer. 'Kılavuz-Amerika' yurdumuza yardım elini uzatmaktadır. Toplum da kılavuz-Amerika'dan çok şey beklemektedir. Kızılöz köyünü Türk-Amerikan dostluğunun örnek pilot bölgesi yaparak çağdaşlaştırmak, uygarlaştırmak isteyen Aid Mission to the Government of Turkey temsilcileri, ABD'den gelme bilgili, uzman kişiler, ilk iş olarak köyün adını değiştirirler: Güzelöz! Köylüler kaygılıdır ve değiştirilmek istenen yaşamlarına, yaşam biçimlerine sahip çıkmaya çalışırlar. Ne var ki, köylünün sağduyuyla itiraz ettiği modernleştirme girişimleri hızla ilerler. . . . Neler oldu, neler neler!.. Fidanları dikip sıraladılar. Avuç avuç gübre döktüler hepsinin dibine. Hem de kara şişelerden ilaçları kireçle karıştırdılar, fidanların beline sürdüler fırçayla. Sonracığıma, tam o kapının yanına bir de kulübe yapıyorlar. İki bekçi koyacaklar içine. Bahçeyi bekleyecek bunlar. Diyorlar ki: Türkiye'yle Amerika'nın Dostluk Bahçesi'dir; çok dikkat etmeli...
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?