1964 KADERİN CİLVESİ Hüseyin Rahmi Gürpınar Salâh, karısı, kayınvalidesi, oğlu, kızı, öteki akrabalar dürüst, ahlaklı, inançlı kişilerken paranın kirli saltanatma yenik düşerler. Zaten Kaderin Cilvesi, açlık karşısında 'namus'un ne kadar korunabileceği üzerine kuruludur. Hüseyin Rahmi acı bir gerçekçilikle namus kavramını dört bir yandan kuşatır ve son çözümlemeyi, son yargıyı okura bırakır. Eser boyunca bol bol gülmüş, olup bitenlere, 'başa gelenlere' kahkahalar savurmuş okur, Kaderin Cilvesi noktalandığında ürkütücü bir iç sorguyla baş başa kalır. Başa gelenler gerçekten kaderin cilvesi midir, yoksa, bozuk iktisadî düzenlerin zorunlu sonucu mu?.. . . . Azizim Salâh, gerçek dramlar sahnelerde oynananlar değil, aile arasında örtülü kalanlardır. Mademki şartımızı kabul ediyorsun, sana her şeyi anlatacağız. Dünyadır bu, her türlü olaylar olur. Gafil olmayan, hiçbir şeye şaşmaz. Şimdi bizi iyi dinle. (Mükerrem Kâmil Su sadeleştirmesi.)
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?