1963 KURTLAR SOFRASI Attilâ İlhan Attilâ İlhan yıllarca üzerinde çalıştığı Kurtlar Sofrası'na yayıncı bulamadığım anlatırdı. Daha önce Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'i yayınlayan Dost Yayınları bu romanı maddi sebepler dolayısıyla basamamış. 1961'de tamamlanmış Kurtlar Sofrası iki yıl yayınevlerinde bekletiliyor. Nihayet Şükran Kurdakul Ataç Kitabevi'ni kuruyor ve eseri yayınlamayı göze alıyor. Attila Ağbi, Şükran göze aldı da, kitap çıktı derdi... Özdemir İnce'nin saptamasını özellikle alıntılamak istiyorum: Attilâ İlhan öz açısından çok boyutlu romanı seçerken, böyle bir seçime uygun düşecek biçimde sinernatografik kurgu yönteminden yararlanıyor, durum ve eylem gözlemlerini bir kameranın acımasız çevikliğiyle gerçekleştiriyor (...) Öyle sanıyorum ki, bu acımasız çeviklik 1960'ların roman okurunu yadırgatmış. Örnekse, Tahir Alangu, (...) romanı büyük bir hızla, sinema hızıyla yürütüyor. Hiçbir düşüncenin üzerinde nefes alma, derinleşme imkanı yok diye yazmış.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?