1944 ÇAMLICA'DAKİ ENİŞTEMİZ Abdülhak Şinasi Hisar Abdülhak Şinasi Hisar hatıralada yüklü Çamlıca'daki Eniştemiz'de somut gerçeklikten düşsele, düşselden eseri için gerekli kurmacaya, yapıntıya açılır. Romanın bu özelliği üzerinde pek durulmamıştır. Tam tersine, ideolojik sayılabilecek yaklaşımlarla, romanın tutucu dünya görüşünü savunduğu ileri sürülmüştür. Aşırı övgülerin yanı başında, bu haksız yergiler Çamlıca'daki Eniştemiz'in okurla buluşmasını adeta engellemiştir. Taa 1957'de önemli bir şair, Turgut Uyar, nesnel bir yaklaşımı gereksinecektir: Aşağı yukarı, Fahim Bey ve Biz dışındaki bütün yazdıkları onun artık özlemini çektiği bu dünyayı aniatmasına bir bahanedir. Belki Abdülhak Şinasi Hisar'ın suçu yalnızca bu kadarcıktır: O dünyanın özlemini çekmek. Bu kadar. Çamlıca'daki Eniştemiz bahanedir. Kitap ne romandır ne de hikâye. Öyle bir kitaptır. . . . Bizim battığını sandığımız güneş, meğer, batmaz, başka bir yere gidermiş. Bu, bize enişlemizin verdiği her haber gibi tuhaf göründü. - Güneş çekilince nereye gider? Biz bilemiyorduk. O zaman ona sorardık ve, o gözlerini açarak, aceleci ve telaşından adeta hiddetli görünen haliyle: -Amerika'ya! derdi. Bizse, bu sözün doğru olması ihtimalini kabul etsek bile, Amerika'ya giden güneşe gülmekten katılırdık.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?