1936 CUMBADAN RUMRAYA Peyami Safa (Server Bedi) Şaşırtıcı olan, yazarın, Batı'yla Doğu arasındaki çatışmaya kapılıp gidecek kişilerini, Doğu' dan yana olumlu göstermesine rağmen, Batılı eğilimlerle donanmış kişilerini de çekicilikten büsbütün uzak kılmayışıdır. Bu kişiler en çökkün bir ahlakı temsil ederlerken bile, edebiyatımızın o güne kadar yansıtmamakta hemen hemen direndiği bir 'düşüşte yüceliş' yaşamasını dışa vururlar. Peyami Safa geçimini sağlamak amacıyla yazdığı, sayısı bugün hala tam saptanamamış, pek çok romanında Server Bedi takma adını kullanmıştır. Cumbadan Rumbaya bu romanlardan biridir. Cumbadan Rumbaya, romancının Peyami Safa olmaktan sıyrılır sıyrılmaz, ne kadar geniş görüşlü ve yapıcı bakabildiğine işaret eder. Karagümrük'te Doğu, Taksim'de Batı hüküm sürmektedir. Cemile giyinişte kuşanışta Batı, davranış ta duyuşta Doğu' dur. Paradoksal çatışma iyice pekişir. . . . Şahinde bilet muamelesini görünce bıçak yemiş gibi haykırdı: -Eyvahlar olsun... Gördünüz mü başımıza gelenleri... Biletleri evde unuttum! Sabahleyin ıspanaklı böreğin yufkasını açmadan evvel elimde idi, sonra alırım diye mutfakta örtünün altına sokuşturuvermiştim, unuttum gitti.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?