1935 senesinde Delhi Müslüman Üniversitesi?nde konferans vermeyi kabul ettiğim zaman Hindistan hakkındaki düşüncelerim böyle karmakarışık bir haldeydi. Çok okumuş, çok düşünmüş, Hindistan?ı muhtelif cephelerden gören pek çok Hintli dinlemiştim. Fakat bu ayrı ayrı parçaları bir türlü bir araya toplayamıyordum. Binlerce seda, fakat ahenk yok... Hindistan bana hâlâ sazları akort etmekle meşgul, muazzam bir orkestra heyeti hissini veriyordu. Hindistan?ın kapı eşiği Hint denizleridir ve vapur Aden?den hareket eder etmez o sulara girersiniz.
Diğer Halide Edib Adıvar Sözleri ve Alıntıları
- Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!
- Eğer Tevfik, meramını anlatabilseydi sanatın yazıda değil, her an değişen hayatta olduğunu söyleyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsatta âdetâ zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu.
- Milletler dostumuz, hükumetler düşmanımız olmuştu.
- Nefer iki sınıf, bir kısmı çocuk gibi nazlanıyor, herkesin kendisiyle meşgul olmasını istiyor. Şehit olmuş bir arkadaşın veyahut zabitin matemini yüksek sesle ağlayarak tutuyor. Öteki kısmı ziya gibi, göğsü açık, çok zaman kan içinde başının ay yıldızlı başlığı altında yanık ve kavi yüzü bir tablo gibi duruyor. Bu yüzde hiçbir şey değişmiyor, sabit ve sinirsiz gözleriyle öylece bakıyor.
- Başkumandanın hiç uyumadığını söylüyorlar. Dairesinde daima aynı parlak ışık, aynı gölgelerde hareket.
- Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!
- Eğer Tevfik, meramını anlatabilseydi sanatın yazıda değil, her an değişen hayatta olduğunu söyleyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsatta âdetâ zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu.
- Milletler dostumuz, hükumetler düşmanımız olmuştu.
- Nefer iki sınıf, bir kısmı çocuk gibi nazlanıyor, herkesin kendisiyle meşgul olmasını istiyor. Şehit olmuş bir arkadaşın veyahut zabitin matemini yüksek sesle ağlayarak tutuyor. Öteki kısmı ziya gibi, göğsü açık, çok zaman kan içinde başının ay yıldızlı başlığı altında yanık ve kavi yüzü bir tablo gibi duruyor. Bu yüzde hiçbir şey değişmiyor, sabit ve sinirsiz gözleriyle öylece bakıyor.
- Başkumandanın hiç uyumadığını söylüyorlar. Dairesinde daima aynı parlak ışık, aynı gölgelerde hareket.