1933 PEMBE MAŞLAHLI HANlM Sermet Muhtar Alus Sermet Muhtar Alus benim için dil, sözcük ustasıdır. On dokuzuncu yüzyıl sonundaki İstanbul'un sözcükleri, yirminci yüzyıla da kılıç artıkları gibi çıkagelenler. Alus'un eserlerinin Türkçesi, İstanbul Türkçesinin bütün dağarcığıyla yüklü. Bugün unutulmuş deyimler, özel deyişler, yabancı dillerden değişerek, bozularak sözlüğe katılanlar, birbiri ardınca akıp gider. Keşke Sermet Muhtar Alus Sözlüğü hazırlansa. Pembe Maşlahlı Hanım, en koyu baskı düzenlerinde bile, uçarı yaşamların sürebileceğine ilişkin, alttan alta bu soy düzenlerle alay eden bir eserdir. Mütareke döneminde tiyatroyla yakından ilgilenmiş Alus, hem bu romanında, hem de, yine bir Abdülhamid paşasının hayatını anlatan romanı Kıvırcık Paşa'da vodvil havası estirir. Romanımızda tiyatro sanatından esinlenmenin örnekleri arasındadır bu eserler.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?