1927 PERVİN ABLA Mahmut Yesarî Genç yaşta, İstanbul' da, Yakacık Sanatoryumu'nda veremden ölen Mahmut Yesarî tam bir yazı emekçisi. Mizah yazıları, tiyatro eserleri, tiyatro eleştirileri, anılar, makaleler yazmış. Dergilerde karikatürleri çıkmış. Bunların yanı sıra, Necatigil'in saptamasıyla en az yirmi beş roman, yüzlerce hikâye, elliden fazla oyun... Edebiyat tarihleri neredeyse yalnızca Çulluk'tan (1927) söz açıyor. Çulluk, Cibali'deki tütün fabrikasından tasvirleriyle, fabrika işçisinin yaşamını edebiyatımızda gündeme getiren ilk eserlerden biri oluşuyla ilgi çekmiş. On dokuzuncu yüzyılın sonundaki töreyi, gelenekleri sürdüren İstanbul'un panoraması niteliğincieki Pervin Abla; . . . Sonra, Pervin Abla'nın bir kalbi olsun!.. Bu pek gülünç olmaz mı? Ona, daima başkaları dertlerini açarlar, fakat onun derdini kimse dinlemez. O, daima etrafına iyilik, hizmet etmeye mecburdur. Fakat onun küçücük bir arzusunu düşünmek hatıra bile gelmez! Pervin Abla! Sırf şaka diye ortaya atılan bu sıfatı derhal hepiniz, herkes beğendi ve bu yamayı hayatıma bir damga gibi vurdunuz.
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?