1922 NUR BABA Yakup Kadri Karaosmanoğlu Fakat çok geçmeyecek; tekkeye bir hanım gelecek, şaire Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler / Rikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler dizelerini yazdırtan bu hanıma Yahya Kemal ruh fırtınalarıyla tutulup kalacaktır. Sezdirilerle anlatıldığı kadarıyla bu ressam hanım, Celile Hanım' dır, Nazım Hikmet'in annesi... Celile Hanım-Yahya Kemal ilişkisinin izini sürmek için mi okumuştum Nur Baba'yı, tam hatırlamıyorum. Bir yandan da, Nur Baba çevresinde, övgü ve yergide ikiye ayrılmış değerlendirmeler ilgimi çekmiş olabilir. Övgüler, Yakup Kadri'nin başarılı romanı üzerine. Yerenlerse, yazarın Bektaşîlik'i yalanlarla küçültmeye kalkıştığını belirtiyor. Roman bu yüzden epey hırpalanmış. Nihat Sami Banarlı denge, sentez aramış ve Nur Baba'nın artık göçüp giden bir tekkeyi ele aldığını, Bektaşîlik'i asla lekelemediğini ileri sürmüş. Daha ilginci, roman öylesine gürültü koparmış ki, Nur Baba'yı esinlendirdiği söylenen Çamlıca'daki şeyhi Atatürk yakından tanımak istemiş. Tanışmışlar da; Yakup Kadri, gerçeklikteki Bektaşî şeyhinin Atatürk'te hayal kırıklığı uyandırdığını anlatıyor...
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?