1909 SEVİYE TALİP Halide Edib Adıvar Yazar, İnci Enginün'ün belirttiğine göre, 31 Mart olayı üzerine, önce çocuklarıyla Mısır'a kaçmış, Mısır'dayken arkadaşı İsabel Fry'ın daveti üzerine ilk defa İngiltere'ye gitmiş. Bu gezi Halide Edib'i etkilemiş; Seviye Talip, İngiltere'yle o günkü Türkiye'nin karşılaştırılması amacıyla kaleme getirilmiş. Bu karşılaştırma özellikle kadının toplumdaki yeri açısından gerçekleştirilmiş. Bu genç kadın Fahir'in çocukluk arkadaşıdır; evlidir, ne var ki piyano öğretmeni Cemal' e aşık olmuştur. Seviye eşinden ayrılmak ister, ayrılık gerçekleşmeyince, Macar asıllı Cemal'le yaşamaya başlar. Cemiyet bu ilişkiyi hiç hoş karşılamaz. Seviye'yse yeni bir ahlakın peşindedir, kocasını aldatarak yaşamaktansa, toplumun gözü önünde sevdiği adamla yaşamayı tercih etmiştir. Seviye Talip Halide Edib'in sonraki romanlarının adeta çekirdeği. Macide, eskiyle yeni arasındaki bocalayışlarıyla, Sinekli Bakkalın Rabia'sının talihsiz bir benzeriyken; Seviye de Handan'ın sanki taslağı. Fahir'e gelince, olumlu olumsuz davranışlarıyla, Fahir'de Sinekli Bakkal'dan Peregrini'yi, Handan'dan Hüsnü Paşa'yı yakalamak olası. Seviye Talip; anlatış açısından, yazarın en karanlık, anlatışı en tutkulu romanı Mev'ud Hüküm'e adeta bir başlangıç...
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?