1905 ÖLMÜŞ BİR KADININ EVRAK-I METRÛKESİ Güzide Sabri Tevfik Fikret, Aşk-ı Memnu'un tefrikası başlarken, Halid Ziya'yla bir söyleşi gerçekleştiriyor. Bihter'in Behlûl'e gönül yakınlığını etik değerler açısından sorguluyor. Eşi yaşlı her genç hanımın böylesi yasak ilişkilere elbette girmeyeceğini hatırlatıyor. Sis şairinin bu tuhaf yargısı karşısında, Halid Ziya adeta kemküm ediyor ve o kadar özene bezene kaleme getirdiği Bihter'in acı serüvenini geçiştiriyor... Orta yaşı aşkın Adnan Bey'le evli Bihter'in, Aşk-ı Memnu'un bu güzel kahramanının Behlûl' e yasaklanmış sevdalar duymasını yorumsuz bırakan Halid Ziya'ya karşılık; iddiasız, hattâ bazılarınca 'piyasa işi' sayılmış eserler romancısı Güzide Sabri, yasak aşklarda, hoşgörüye, anlayışa, bağışlanmaya açılmak ister Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrûkesi'nde. Bu roman sanki ilkel bir Anna Karenina'dır. Bu sahnenin 1950'lerin iyice sonunda, Cihangir' deki evimizde birebir yaşandığını belirtmeliyim; Gramofon Hâlâ Çalıyor da yazdım da...
Diğer Selim İleri Sözleri ve Alıntıları
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- "Hikâyelerinizde mâzi var. Biliyor musunuz, insan mâziye geri dönebileceğini sanıyor..."
- Sevgi nedir diye sormuyorum çünkü çok az biliyorum, sevgi yaşadıklarımın hiçbiri değil. Ben sormuyorsam bu adamlar gibi şimdi nerde, şimdi ne yapıyor, alışılmış sözcükleriyle bunları sormuyorsam kimse için, yaşadıklarıma sevgi gözüyle bakamam. Bir filmi seyrederken yalnızsam ve sormuyorsam içimden nasıl bulurdu o, bir kitabı okuyup da bir şeyler düşünmüşsem ve onunla tartışmayı aklımdan bile geçirmemişsem, çay içerken, neskafe için su kaynatırken, kapının zili çaldığında yüzünü şöyle bir görüp bir sözcükle, adıyla anmıyorsam, hayır, sevgiyle en küçük bir ilintisi yok bunun.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- Bir şey unutmuşum gibi geldi bana. Fakat ne? Her şeyim yanımda. Her zaman kahreden ikinci ses, "Siyah gözler unuttun" dedi. Anladım, içim ezildi.
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- İstese beni arayabilirdi. Arayıp sorardı. Bir hayalin ardındayım. Dostluklar belli yaşlarda, ilk gençlik dönemlerinde güzel. Ama ben çocuk kaldım, hiç büyümedim, hep sığ sularda..
- Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
- Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
- Gözlerindeki o camı andıran, sonra yavaşça biriken, dolan, yuvasına sığamayarak taşan yaşların, gözyaşlarının nedeni nasıl açıklanır?