... Diyeceğim hakkında çok şey duyup neredeyse hiçbir şey bilmediğim bu kente ayak basmadan önce, onunla savaş yıllarından kalma bir Hollywood filminin karelerinde tanışacaktım. Bu karelerin gerçek Kazablanka ile uzaktan ya da yakından hiçbir ilgisinin olmadığını, filmin baştan sona stüdyoda çekildiğini fark etmem içinse aradan yıllar geçmesi gerekecekti.
Diğer Nedim Gürsel Sözleri ve Alıntıları
- son günlerini Park Otel de , zamanın başvekili Menderes' in süitinin yanındaki odada geçiren şişko şairin yaptığı gibi kente bir tepeden bakmadım. Bizzat gittim, gördüm ama gördüklerimi anlatmadan içime gömdüm, sizlerle paylaşıyorum.
- Aslında gerçek sanatçı mor rengine hayran kalır lavanta tarlasının, bir kadında yaşayan kokusuna değil.
- Yannis Selanik'te doğmuş, ama annesiyle babası Mübadele'de Bursa'dan göçmüşler. Anadolu köylüleri gibi konuşuyor Türkçeyi, evde öyle duymuş, öyle öğrenmiş. Annesiyle babasının yurduna hiç gitmemiş ki! Nereden bilsin yeni Türkçeyi. "Ayşakadın istiyon mu?" diye sordu. Mücvere "kabağ" diyor. Sakin, sevimli, görmüş geçirmiş bir hali var. Lokantanın adı Korfu; yolunuz Selanik'e düşerse öneririm, tam kıyıda değil, iyi ki de değil, caddenin gürültüsünden uzak, kuytu yerde. Ama deniz görülüyor, "hasat vermeyen engin"e açılan gemiler de.
- Denizkızı'nda denize girdim, çıkartmanın yapıldığı yerde. Yirmi üç yıl olmuş...
- Beyrut doğumlu, ergenlik yıllarını ve gençliğini bu kentte yaşamış, Kavafis'in o nefis şiirinde İskenderiye için söylediği gibi "hayatını bu köşede karartmış" kadim dostum Amin Maalouf'a romanlarında Semerkand, Granada, hatta Cenova gibi birçok kenntten söz etmesie rağmen neden Beyrut'u -Tanios Kayası hariç- es geçtiğini sorduğumda, iç savaşın travmasını bir türlü üzerinden atamadığını, bu nedenle sevgili kentinden söz etmeye gönlünün el vermediğini söylemişti. Ama, dikkatli bir okurun, dolaylı da olsa, satır aralarına Beyrut'u bulabileceğini de eklemişti. Cebimde son kitabı, Amin Maalouf'un Beyrut'unu keşfetmek üzere otele dönerken gün ağarıyordu.
- Nedense Magrip ülkelerinde, sanıyorum eski Fransız sömürgeleri oldukları için, yabancıların kutsal alanlara girmesi yasak. Oysa Maşrek'te yok böyle bir şey, ülkemizde de yok.
- Fas'ın siyasi merkezi Rabat, ekonomik merkezi Kazablanka, turistik merkezi Marakeş; Fas ise dinsel ve kültürel bir merkez görünümünde.
- Dileyen istediğini geçirebiliyor başına, yine de, kolonyal hasır şapkalar sanki daha bir rağbette, cellabelerin kukuletaları da.
- Hicret'ten bu yana Hicaz'ın gözde kentlerinden Yatrib'e nasıl Medine deniyorsa, sur içindeki eski İslam kentlerine de, Arapça "uygarlık" anlamına da gelen "medina" deniyor.
- İspanyolca "Beyaz Ev" anlamına gelen Kazablanka...