Burada güzel olmayan şey işte şu : Buradan pası , çatlak boyaları filan göremiyorsun ama bu yerin gerçekte ne olduğunu görüyorsun . Plastikten yapılmış kadar bile sağlam değil . Kağıttan bir kent . Yani şuna bir bak , Q , bütün şu çıkmaz sokaklara , aynı yere dönen caddelere , parçalanması için inşa edilmiş bütün şu evlere bak . Kağıttan evlerinde yaşayan bütün şu kağıttan insanlar , kendilerini ısıtmak için geleceği yakıyorlar . Bütün kağıttan çocuklar , bir serserinin kağıttan büfeden onlar için aldığı birayı içiyor . Herkes bir şeylere sahip olma çılgınlığıyla kendini kaybetmiş . Bütün bu şeyler kağıt inceliğinde ve kağıt kırılganlığında . Ve bütün insanlar da . On sekiz yıldır burada yaşıyorum ve hayatımda bir kez olsun gerçekten önemli bir şeyle ilgilenen tek bir insanla karşılaşmadım .
Diğer John Green Sözleri ve Alıntıları
- O okurken uykuya dalar gibi aşık oldum: Önce yavaş yavaş sonra bir anda.
- "Acı hissedilmeyi talep eder."
- "Peki," dedi sonsuzluk kadar uzun gelen bir süre sonra. "Belki peki bizim sonsuza dek'imiz olur."
"Peki," dedim. - "Ah Hazel Grace, hiç sorun değil. Kalbimin senin tarafından kırılması bir onur olurdu."
- Sonunda şafak döner güne
Altın olan kalmaz baki! - Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkum olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum...
- Su gelgitle yükselirken Hollandalı Lale Adam okyanusa baktı."Birleştirici,tersleyici,zehirleyici,gizleyici,tecelli edici.Bak nasıl da yükselip alçalıyor,her şeyi beraberinde götürüyor."
"Ne o?" diye sordum.
"Su,"dedi Hollandalı."Tabii bir de vakit." - "Ama şunu söyleyeyim: Geleceğin bilim insanları kapıma dayanıp icat ettikleri robot gözleri denememi istediklerinde onlara defolup gitmelerini söyleyeceğim çünkü,onsuz bir dünya görmek istemiyorum."
- "Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki ne kadar emsalsiz olduğuna dair hiçbir fikrin yok."
- "Beni tanımıyorsun bile," dedim. Konsolda duran kitabı aldım. "Bunu bitirdiğimde seni arasam olmaz mı?"
"Ama cep telefonu numaram sende yok." dedi.
"Kitabın içinde yazdığından şüpheleniyorum." O şapşal gülümsemesi yüzüne yayılıverdi.
"Birde birbirimizi tanımıyoruz diyorsun."