- Seni seviyorum küçük taş... güzel, akıllı bir taşsın sen. Yedigey amcamın taşları gibi bana her şeyi açıkça söyle. Sakın şaşırma, yanılma, göreyim seni güzel taş.
Sonra ağabeyine dönüyor, Yedigey'in sözlerini aynen tekrarlayarak, taşların durumunu yorumluyordu:
- Bak Daul, görüyor musun? Taşların duruşu hiç fena değil. Bak şurada bir yol var. Biraz sisli, dumanlı ama önemli değil. Yedigey amca bunların ufak tefek yol engelleri olduğunu söylüyor. Her yolda ve her zaman olurmuş bunlar. Babamız yola çıkmak üzere, hazırlık yapıyor, atına binip gelecek. Ama, atın eyerin kolanı gevşemiş biraz. Onu sıkmak gerek. Bunun da anlamı, babamı geciktiren bir şeyin olduğudur. Demek ki biraz daha bekleyeceğiz. Şimdi de bakalım sağ kaburgasında ne var, sol kaburgasında ne var. Hımm, bu iyi işte, kaburgalar sapasağlam. Bir de alnına bakalım. Aa! Alnı niçin donuk duruyor öyle? Yüzü niçin üzüntülü? Bizi düşünüyorda ondan. Babamız bizi çok merak ediyor Daul. Bak, şu taş tam yüreğine oturmuş, yüreği sıkıntılı. Evi düşünüyor ve çok üzülüyor. Yola yakında çıkacak mı? Evet, yakında. Ama atın arka ayaklarından birinin nalı düşmüş. Bu ayağı nallamalı. Bu yüzden de biraz beklememiz gerekecek. Şimdi de heybesinde neler olduğuna bakalım, Oh, oh, oh! Neler var, neler... Pazardan bizim için aldığı şeylerle dolu heybesi. Şimdi de yıldızlara bakalım, ona yol veriyorlar mı? Bak Daul şu yıldızı görüyor musun? Altın Kazık Yıldızıdır o.Ardında birtakım izler var, ama biraz silik. Çok geçmeden atının yularını çözecek, üzerine atlayacak ve yola düşecek...
Diğer Cengiz Aytmatov Sözleri ve Alıntıları
- Mutluluk bir dağ yolu gibidir.Bakarsın tepelere tırmanır,sonra bir bakarsın,aşağıya iner.Tek başına nedir insan?Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir.Bizim şu güzel,şu yaşanası dünyamız böyle işte...(ss.54)
- Bir adam dünyaya getirmek ve onu yetiştirmek çok uzun zaman ister. Ama onu öldürmek çok kolaydır. Bir anda öldürürsün.
- "İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez."
- İnsan sonsuz olmak ister. Kalp ölümsüzlüğü arzu eder. Aşk insandaki bu hissin gerçek zannedildiği gizemli bir oyundur.
- Acaba aşkta her dem küllenen acı trajediler, neden çiçek açan mutluluklardan daha çoktur?
- Pişmanlık hemen gelmez, çetin yollara uğrar önce.
- ...
İnsanların karşılaştıkları güçlükler hakkında hiçbir bilgileri yoktu hayvanların. Oysa insanlar düşünen yaratıklar olarak ortaya çıkışlarından beri kendilerini daha iyi tanımaya çalışmışlar, ama bütün çabalarına rağmen şu soruya bir türlü cevap verememişlerdi: Kötü, hemen hemen her defasında, niçin 'iyi'den daha güçlü olarak ortaya çıkıyor?.. - ''Fırtına ya da başka bir tehlike olmasa bile bu böyledir: Engin suların bağrında kürek çekerken büyük bir mutluluk da duysanız, işinizle uğraştığınız sırada gün doğumu ya da gün batımının durgun sularda yansıması içinizi sevinçle de doldursa, eninde sonunda karaya dönmek gerektiğini bilirsiniz. İnsanoğlu sürekli suların ortasında yaşayamaz. Değişik bir yaşam bekler onu karada. Kara yaşantısı temelli, sular ise geçici olmuştur her zaman. İnsan sandalını çekeceği büyük bir kara bulamasa bile bir adaya sığınmak ister; çünkü orası sürekli yaşayacağı yerdir.''
- Ordular, erzak ve cephane taşıyan bütün birlikler, durmadan ve hiç vakit yitirmeden ilerliyorlardı. Kadınlar da vardı... ve felaket de burada idi.
- Evet, Gök-Tengri'nin parmağı gibi üzerinde bir bulut dolaşacak, senin yeryüzündeki yüce görevini kutsayacak. Ama bu bulutun ortadan kaybolmaması için dikkat edecek, özen göstereceksin. Çünkü bu bulutu yitirirsen bütün kudretini de yitireceksin...