- Peki , insanları en geniş anlamda dini düşünce ve inançlara sevk eden duygu ve ihtiyaçlar nelerdir ? Biraz dikkat edersek , dini düşünce ve deneyimin ortaya çıkışında çok farklı duyguların hakim olduğunu görürüz . İlk insanlarda , dini düşünceleri harekete geçiren şey her şeyden önce çok korkudur - açlık korkusu , vahşi hayvanlar , hastalık ve ölüm . Varoluşun bu erken döneminde , nedensellik anlayışı genellikle az gelişmiş olduğu için , insan aklı , irade ve davranışlarıyla bu korkunç olaylara neden olan varlıklar yaratır . Artık amaç , nesilden nesile aktarılmış olan geleneklere uygun şekilde , bu varlıkların gönlünü alacak ve onların ölümlülere iyi davranmasını sağlayacak eylemlerde bulunmak ve kurban sunmaktır . İşte bahsettiğim bir korku dinidir . İnsanlar ve korkulan bu varlıklar arasında aracılık yapan ve buradan hareketle , insanlar üzerinde tahakküm kuran , özel papaz kastının oluşmasıyla beraber , durum büyük ölçüde istikrar kazanır . Konumu başka faktörlere ya da ayrıcalıklı bir sınıfa bağlı olan lider ya da yönetici ise bu konumu sağlamlaştırmak için dini fonksiyonları seküler otoritesiyle birleştirir ve siyasi yöneticilerin ve papaz kastının çıkarları doğrultusunda hareket eder . Dinin ortaya çıkmasını sağlayan diğer bir kaynak ise toplumsal hissiyatlardır . Anneler , babalar ve daha büyük toplulukların liderleri ölümlüdür ve hata yapabilirler . Yönlendirilme , sevgi ve destek olma konusunda ki arzuları , insanları , toplumsal ya da ahlaki bir Tanrı anlayışı oluşturmaya sevk eder . Bu koruyan , idare eden , ödüllendiren ve cezalandıran Takdir - i İlahi ' dir ; inananın bakış açısına bağlı olarak kabileyi , tüm insan ırkını ya da yalnızca hayatı seven , kutsayan , acıları hafifleten , özlemleri dindiren ve ölülerin ruhlarını koruyan Tanrı ' dır . İşte bu toplumsal ya da ahlaki Tanrı anlayışıdır .
Diğer Albert Einstein Sözleri ve Alıntıları
- Sevgili Çocuklar,
Bugün, güneşli ve bahtı açık bir ülkenin gençliğini burada görmekten büyük mutluluk duyuyorum.
Unutmayın ki,okullarda öğrendiğiniz muhteşem şeyler,dünyanın farklı ülkelerinde şevkle ve sonsuz bir emek vererek çalışan farklı nesillerin eseridir.Tüm bunlar size,kabul etmeniz,yüceltmeniz,katkıda bulunmanız ve bir gün kendi çocuklarınıza devretmeniz için emanet edildi.Çünkü biz ölümlüler yalnızca hep beraber yarattığımız kalıcı şeyler sayesinde ölümsüzlüğe ulaşırız.
Eğer bunu her zaman aklınızda bulundurursanız hayatınız ve yaptıklarınız bir anlam kazanır,diğer uluslara ve çağlara karşı doğru bir tavır takınırsınız. - İLK BASKIYA ÖNSÖZ
Yalnızca bireyler sorumluluk duygusuna sahiptir.
-NİETZSCHE
9 - Seçme şansım varsa, yalnızca politik özgürlük, hoşgörü ve yasa önünde eşitliğin kural olarak kabul edildiği bir ülkede yaşamayı tercih ederim.
13 - Tüm davranışlarımız yalnızca dış baskılarla değil, aynı zamanda içsel zorunluluklar tarafından yönlendirilir. Schopenhauer'in ' İnsan arzu ettiği gibi davranabilir, ama arzu ettiği gibi arzu edemez.' sözü, gençliğimden bu yana bana her zaman ilham vermiştir.
18 - Hayatımı aydınlatan ve zaman içinde hayatı neşeyle karşılama cesareti veren ideallerim hakikat, iyilik ve güzelliktir.
19 - Hayat serüveninde, en değer verdiğim şey devlet değil, sürünün yüzeysel düşünce ve duygularının aksine, asil ve yüce olanı ortaya çıkaran, yaratıcı, sezgisel birey ve kişiliktir.
20 - Yaşayabileceğimiz en kayda değer deneyim esrarengiz olan deneyimdir. Bu, gerçek sanat ve bilimin kökeninde yatan en temel duygudur. Her şeyi bilen biri ne merak eder, nede şaşırır, bir ölü kadar duyarsızdır, sönmüş bir mum gibidir. Her ne kadar korkuyla karişmiş olsa da dini doğuran şey de bu esrardır. Aklımızın yalnızca en basit şekilde kavrayabildiği, nüfuz edemediğimiz bir şeyin varoluş bilgisi, en derin aklın ve en parlak güzelliğin tezahürü. İşte gerçek bir dini tavrı oluşturan da bu bilgi ve duygulardır, ben de yalnızca ve yalnızca bu anlamda gerçek bir dindarım.
21 - Çok sayıda akademik unvan var ancak aklı başında ve değerli hoca çok az. Ders verilen amfiler çok fazla ve çok büyük; ancak hakikate ve adalete gerçekten susamış olan genç öğrencilerin sayısı bir hayli az. Doğa nimetlerini cömertçe dağıtır ancak genellikle tercih hakkı tanımaz.
22 - İnsanlara yapılacak en büyük hizmet, kendilerini yücelten şeylerle uğraşmalarını sağlamak ve böylece dolaylı olarak kendilerini zenginleştirmelerini mümkün kılmaktır.
23 - İnsanın gerçek değeri her şeyden önce kendi kendisinden özgürleşmeyi ne ölçüde ve ne anlamda becerebildiğiyle belirlenir.
24