- O kadar kalın bir kitabı kim eğlence olsun diye okur ki?
- Kim kendi sesini duymak için konuşur ki?
- Bugün de tam günündesin anlaşılan.
-Vücudunun üst kısmını güçlendirmek için çalışman gerek, Alex. Motor gibi olan konuşma becerilerini değil.
Diğer Jennifer L. Armentrout Sözleri ve Alıntıları
- Seth'in iki yüzü vardı ve yüreğime yakın hissetiğim yanı,etere susamış iblis gibi güç arzulayan yanına yenilmek üzereydi.Onu bağımlılığından bir şekilde kurtarmak temize çıkarmak istiyordum.
- "Dikkat et, çocuk. Güzelavrat otuna dokunuyorsun." Durdu, bulunduğumuz yere geri döndü. "Çok tehlikelidir... tıpkı tanrıların arasında yürüyenlerin öpücüğü gibi. Sarhoş edici, tatlı ve ölümcül... onunla nasıl başa çıkacağını bilmelisin. Sadece birazı sana iyi gelir. Çok fazlası... seni sen yapanı alır götürür."
- Sonra beni çevirip omzundan attı. Yüksek sesli bir inlemeyle mindere çarptım. "Ay, yere mi düştün?"
"Yo." Yüzümü buruşturarak yuvarlanıp sırt üstü yattım. "Yere saldırdım." - Ama seviyordum onu.
Öküz de beni seviyordu. - Keşkeleri ekmişler, bitmemiş...
- Daemon bir an beni izledi, sonra da ağzı kulaklarına vardı.
"Benimle takılmak istemiyor musun?"
"Ee, hayır."
"Neden peki?"
Gözlerimi devirdim. "Her şeyden önce, öküzün tekisin."
Başıyla onayladı . "Olabilirim." - Öne eğilip dudaklarını hafifçe aralarken gözlerinde şaşkınlık belirdi. "Galiba şimdi anlıyorum."
"Neyi anlıyorsun?" diye fısıldadım.
"Kızarmanı izlemek hoşuma gidiyor." Başparmağıyla yanağımda daireler çizerken fısıldayarak konuşuyordu. - "Delilik bu ama senden korkmuyorum."
"Korkmuyor musun?"
"Hayır." Güldüm ama sesim biraz isterik gibiydi, inandırıcılıktan tümüyle uzaktı. "Hiç uzaylıya benzemiyorsun!"
Bunu belirtmek önemli gibi görünmüştü.
Tek kaşını kaldırdı. "Uzaylılar neye benzermiş peki?"
"Sana... Sana değil," dedim heyecanla. "Göz kamaştırıcı olmazlar."
"Sence ben göz kamaştırıcı mıyım?" Gülümsedi.
Ona kötü kötü baktım. "Kes sesini. Sanki bu gezegendeki herkesin, senin yakışıklı olduğunu düşündüğünü bilmiyorsun." Yüzümü buruşturdum, bu konuşmayı yapıyor olmak bile hayret vericiydi. "Uzaylılar - yani varlarsa tabi - koca gözlü ve cılız kollu küçük yeşil adamlardır ya da... Ya da dev böcekler ya da yamuk yumuk küçük yaratıklardır."
Daemon kahkahayı bastı. "ET gibi mi?"
"Evet! ET gibi hıyar! Bunu komik bulmana sevindim. Kafamı zaten yeteri kadar karıştırdığınız yetmezmiş gibi. Belki de kafamı falan çarpmışımdır." - Katy; Gerçekten de sadece birkaç saniye sonra bana yumurta ve pastırma dolu tabağı uzattı. Süper hızlı hareketler, mikrodalga eller derken, uzaylıları harbiden kıskanmaya başlamıştım.
- Katy: "O halde neden dışarı çıkmak istedin?" Taşı silkeledim ve sandaletimi geri giydim. "Cevap vermekten kaçmak çok eğlenceli olduğu için mi?"
Daemon: "Şey, kızdığında yanaklarının pempeleştiğini izlemek keyifli de ondan."
Ona dik dik baktım.
Daemon: "Hastalıklı olsa da sinirlenmeni izlemeyi seviyorum ama bunun yanı sıra başka soruların olacağını da tahmin ettim."