- Dün meçhul filozof şöyle diyordu : Avrupalı Türkiyatçılar , eski Türk dini hakkında yanlış bir kanaat edinmişlerdir . Avrupalılar eski Türk dinine Şamanizm derler . Şaman Türkçe kam kelimesinin Tibet ' te aldığı şekildir . Kam , kahin manasındadır ( Mahmut Kaşgari ) . Bundan başka , kam , ruhani bir tabibtir . Nevrozları tedavi ederler . Fakat tedavi vasıtaları sihirbazlıktır . Şamanizm , bir din değil , kehanet ve ruhani tababetle karışık bir sihirbazlıktır . Eski Türkler hem dine , hem de dinin kitabetine Nom adını verirlerdi . Ruhani reise de Toyun derlerdi ( Mahmut Kaşgari ) . Cihangüşa ' nın beyanına göre , bir zaman hakanlardan biri , toyunlarla kamları imtihan etmiş . Kamlar , bir takım sihir oyunları yapmışlar , sihri hünerler göstermişler . Toyunlar da kendi Nom adlı kitaplarını okumuşlar . Bunda ahlaki kaideler varmış . Hakan toyunların dini sistemlerini tercih etmiş . Şamanizm ikinci derecede sihir menzilesinde kalmış . Ben , bu gibi bir çok delillere dayanarak eski Türk dinine Toyunizm adını veriyorum . Eski Türklerin asıl dini Toyunizm idi . Şamanizm denilen , karışık bir sihir sisteminden ibaretti . Sihrin bu suretle dine karışabilmesi , eski Türk dininin sihri haram kılması ve lanetlemesindendir . Çünkü Toyunizm sistemi de esasen sihriyen dini bir mahiyeti taşıyordu . Halbuki bu birlikten dolayı , birbirine karşı hoşgörülü ve saygılı bulunuyorlardı . ( ... ) Şamanizm ' le Toyunizm arasındaki bu ayrılıklar dolayısıyla , aralarında biraz da rekabet vardı . Yakutlarda bir şaman , karşı Sieroszevvski ' ye şu yolda şikayette bulunmuş : Biz halka karşı bu kadar fedakarlıklar yapıyoruz . Cinlerle , tehlikeli ruhlarla boğuşarak hayatımızı tehlikelere atıyoruz . Toyunlarsa halkı soyuyorlar , onlara tahakküm ediyorlar . Böyle iken , halk bizi sevmiyor , onları seviyor .
Diğer Ziya Gökalp Sözleri ve Alıntıları
- ... insansal kişiliğimiz bedenimizde değil, ruhumuzdadır. Maddi meziyetlerimiz ırkımızdan geliyorsa, manevi meziyetlerimiz de, eğitimini aldığımız toplumdan geliyor.
- Uygarlık, yöntemle yapılan ve öykünme yoluyla bir ulustan öteki ulusa geçen kavramların ve uygulayımların toplamıdır. Kültür ise hem yöntemle yapılamayan, hem de öykünerek başka uluslardan alınamayan duygulardır.
- Ribot diyor ki: "Zihin fazla bir gelişmeye uğrayınca özyapıyı bozar." Bireyde zihin ne ise, toplumda da uygarlık odur. Bireyde özyapı ne ise, toplumda da kültür odur. Bundan dolayı, zihnin fazla gelişmesi bireysel özyapıyı bozduğu gibi, uygarlığın fazla gelişmesi de ulusal kültürü bozar. Ulusal kültürü bozulmuş olan uluslara 'yozlaşmış uluslar' adı verilir.
- Ulusal bilinç nerede oluşmuşsa, artık orası sömürge olma tehlikesinden sonsuza değin kurtulmuştur.
- Başka uluslar, çağdaş uygarlığa girmek için geçmişlerinden uzaklaşmak zorundadırlar; oysa Türklerin çağdaş uygarlığa girmeleri için, yalnız geçmişlerine dönüp bakmaları yeter.
- Gerçeği arayanlar, başka başka yollardan gitseler bile, sonuçta aynı hedefe ulaşırlar.
- Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması, yüzyıllardan beri seni bekliyor.
- Dört senelik bir tecrübe bize gösterdi: Sırf unsurların i'tilafı maksadıyla "Ben Türk değilim, Osmanlıyım" diyen Türkler, unsurların ne yolda bir i'tilafa muvafakat edebileceklerini bihayet acı bir surette anladılar. Milliyet hissinin hakim olduğu bir memleketi ancak milliyet zevkini nefsinde duyanlar idare edebilirler.
- Türklük cereyanı, Osmanlılığın muarızı olmak şöyle dursun, hakikatte en kuvvetli müeyyididir. Yalnız her yeni cereyanın olduğu gibi, bu mesleğin de bir kısım gençlerden mürekkep müfritleri vardır ki yanlış tefsirlere sebep oluyorlar. Türklük "kozmopolitlik" e karşı İslamiyet ve Osmanlılığın hakiki istinatgahıdır.
- Halk lisanının tabii kelimeleri zihayat ve hissi manaları kabul edemez. Bundan dolayıdır ki her kavim ıstılahlarını, dini kitabının yazılmış olduğu lisandan alır.