'' ''Ben tecavüze uğradım. Saldırıya dai on yaşımdayken...'' Keskin, acı bir pişmanlık, cümlemi tamamlamamı engelledi. Kendimden nefret ediyordum. Bu iki olay da sır değildi, ama anlatmaktan hiç hoşlanmadığım, belleğimin en gözden uzak köşesinde çürümeye bıraktığım anlardı. Üstelik o şekilde söylemiştim ki Tony on yaşındayken tecavüze uğradığımı sanmıştı; iş tecavüze varmadan kaçmayı başarmıştım. Tecavüz ise üç yıl önce, çok sarhoş olduğum bir gece olmuştu; oldukça ünlü bir yazardı bunu yapan ve itiraf edeyim ki adamı kışkırtmıştım. On yaşımdan beri bastıramadığım bir suçluluk duygusu, o şaşı adamın yaka paça karakola götürülüşünün utancı, beni hep o yarıda kalmış girişimi tamamlamaya, gerçek bir tecavüzü kovalamaya itti. Defalarca, defalarca tehlikeye attım kendimi ve başıma ne gelirse gelsin, bu duygudan kurtulamadım. Çünkü bu, masum bir insanın, bir çocuğun suçluluk duygusu. Bu anıları anlatmamın nedeni, cinselsaldırıya uğrayan kadınların duyduğu o haksız utanç değil. İnsanların, sırf bit tecavüz öyküsü dinledikleri için bana acımalarından, ''nevrotikliğimin'' köklerini bulduklarını sanmalarından tiksinirim. Sonuçta o iki olaydan pek fazla etkilenmedim ya da öyle sanıyorum. Kendi cinselliğimle ilişkim öylesine karmaşık, gündelik ve olağan sayılanları da aralarında olmak üzere, o kadar çok şiddet yaşadım ki, tecavüzün bıraktığı izleri tam olarak saptamam imkansız.''
Diğer Aslı Erdoğan Sözleri ve Alıntıları
- Aniden saplanan bir sancı gibi şiddetlidir duyduğun özlem. En suskun anında bile diğer sesleri unutturan çağrısı gibi tenin...
- ..."bu an" ın geçmiş oluşundan duyduğum o iç sızısını anlatıyorum.Sanki büyük bir ırmak boyunca gidiyorum; hiçbir yerde durmama ve kıyıya çıkmama, hiçbir şeye ikinci kez bakmama izin yok.("Bir kurt bile, sıkıştırıldığında, kaçmadan önce durur, bir daha göremeyeceği düşmanına ikinci kez bakar." der Kızılderiler.) Görebildiğim kadarını görmek ve hemen unutmak zorundayım.
- Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını, hiç kimsenin, kendisinin bile benimseyemediği, hatta fark etmediği huylarını sevmektir.İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.
- "Gidilmemiş yerlerin, okunmamış kitapların, yerine getirilmemiş sözlerin, dilimin ucuna takılıp kalmış cümlelerin pişmanlığını duyuyorum en çok."
- "Geçmişimi bir kabuktan sıyrılırcasına ırmağın öbür yakasında bıraktım.Geleceği de bütünüyle aklımdan çıkarmak,şu anın içinde sonsuzluğu bile düşünmeden yitip gitmek istiyorum."
- Hiç sevdiğiniz birinin bir daha dönmemek üzere çıkıp gidişini izlediniz mi? O sabah da herhangi bir sabah gibidir. Gene kahvaltısını atlamış, aç karnına sigara içmiştir. Sinirlidir, sabahları hep olduğu gibi. Atkısını evde unutmuştur. Sanki o gün daha mı tedirgindi, yoksa sonradan düşündüğünüzde, o sabahı binlerce kez belleğinizde kurguladığınızda size mi öyle gelmişti. Bilseydiniz... Gelişigüzel bir veda yerine onu bir kez daha kucaklardınız. Kucaklar, bırakmazdınız. Dünyanın tüm bağlarıyla bağlardınız onu, tüm bağları, vaatleri, yeminleriyle. Sırf o kapıdan çıkıp gitmesin diye dünyayı durdurmanız gerekse durdururdunuz. Bilseydiniz.
- Ayrıntıları anlatmak öykünün kendisini anlatmak olurdu ve ben henüz buna hazır değildim. Ne kendime, ne başkalarına, gerçeğin kaba, anlamsız bir özetini sunmaktan öteye geçememiştim bugüne kadar.
- Ölümün, işkencenin hapishanenin kıyılarında yaşayan yasadışı insanların hayatları (ve dostlukları), iki temele dayanır; Güven ve cesaret. Bu değerlerden yoksun biri, tuzaklarla, bilmecelerle dolu bir dünyaya göz ucuyla bile bakmamalı, hele hele onu tanıdığını öne sürmeye kalkışmamalıdır.
- Aniden saplanan bir sancı gibi şiddetlidir duyduğun özlem. En suskun anında bile diğer sesleri unutturan çağrısı gibi tenin...
- ..."bu an" ın geçmiş oluşundan duyduğum o iç sızısını anlatıyorum.Sanki büyük bir ırmak boyunca gidiyorum; hiçbir yerde durmama ve kıyıya çıkmama, hiçbir şeye ikinci kez bakmama izin yok.("Bir kurt bile, sıkıştırıldığında, kaçmadan önce durur, bir daha göremeyeceği düşmanına ikinci kez bakar." der Kızılderiler.) Görebildiğim kadarını görmek ve hemen unutmak zorundayım.