- "Yaktığın kitapları hiç okuduğun oldu mu?" Montag güldü: "Bu yasaya aykırıdır." .... "..yak kül olsun, sonra küllerini yak. Bu bizim sloganımız." ... "Uzun zaman önce itfaiyecilerin yangınları başlatmak yerine, söndürdükleri söylenir, doğru mu bu?" dedi. "Hayır evler her zaman için yangına dayanıklı olmuştur, sözlerime inan."
- .. Olanaksız; sizin ışığınızı size yansıtan kaç kişi tanırsınız? Bir benzetme aradı ve Montag kendi işinden buldu; insanlar daha çok meşaleye benziyorlardı; birileri üfleyinceye kadar yanarlardı. Ne kadar nadir diğer insanların yüzleri siz sizden alıp, kendi duygularınızı, en derin titrek düşüncelerinizi size yansıtırdı?
- Montag hiç mutlu değildi. Mutlu değildi. Bu sözleri kendine söyledi. Mutluluğunu bir maske gibi takmıştı ve Clarisse maskeyi kapıp çimenlerin üzerinde koşmuştu; gidip kapısını çalarak maskesini geri isteyemezdi.
- Kimse kimseyi bilmez. Yabancılar gelip seni rahatsız ederler. Yabancılar gelir, yüreğini kesip alırlar. Yabancılar gelir kanını alırlar.
- "Bununla birlikte, çağımız kullanılıp atılan kağıt mendil çağı. Burnunu bir kişiye sil, buruşturup at, başka birini al, sil, buruştur, at. Herkes bir diğerinin eteğini siliyor."
- Bazen sadece oturup düşündüğümü söylüyorum. Fakat ne düşündüğümü anlatmıyorum. Onları kızdırıyorum.
- "çünkü ona bütün öğretebileceğimiz, anlamak, bulmak,öldürmek. Eğer bütün öğrenebileceği bunlarsa, ne utanç verici."
- Dikkat ettin mi, bugünlerde insanlar birbirlerini nasıl incitiyorlar.
- Kitaplarda bir şey olmalıydı, hayal edemeyeceğimiz şeyler, kadının yanan bir evde kalmasını sağlayacak bir şeyler; orada bir şeyler olmalı. Bir hiç için kalmazsın.
- İlk kez anladım ki bütün kitapların arkasında bir insan vardı.