- Ağabeyim sapık, ablam fahişe, belki insanların yemeğine zehir kattırıyor ve ben de fahişeyim. Dayım dostların en sahtesi, babam günün koşullarında kime gerekiyorsa ona hizmet ediyor, annemse, Tanrı bilir, bazıları ablam ve benden önce kralla onun yattığını söylüyor! Bütün bunları biliyordun ya da biraz düşünsen çıkartabilirdin. Şimdi söyle bana sana uygun muyum? Çünkü sıradan biri olduğunu biliyordum ama yine de seni bulmaya geldim. Bu sarayda bir yerlere gelmek istiyorsan eline ya kan, ya da bok bulaşır. Ben bunu zorlu bir çıraklık dönemi geçirerek çocukluğumda öğrendim. Şimdi öğrenmek istiyorsan midenin sağlam olması gerekir.
- Ayaklarımı istemeye, istemeye sürüyerek ondan uzaklaştım. Şatonun kapısına giden kemerden geçerken, bedenimin her noktası onunla kalmak için acı içinde bana yalvarıyordu.
- Kralı terk edemezsin. O seni terk eder.
- Elde ettiği bütün zaferler eğer ben orada değilsem ve şahit olmamışsam onun için yarım kalmış demektir. Ve benimle ilgili kötü bir şey olduğunda en ufak bir biçimde aşağılandığımda ya da insan yerine konmadığımda ablam hemen görür, hatta hemen öç almaya hazırlanır, hah, ama kalbinin derinlerinde bir yer darbe yediğim için sevinçten şakıyordur.
- Saray kadını olmak sonsuza dek mutfakta börek pişirilmesini seyretmek gibi bir şey. Bütün o güzel şeyleri görüyor ama hiçbirine sahip olamıyorsun.
- Ah, kim bir erkeği daha fazla elinde tutabilir ki? Arzularının dalgasının tepe noktasında, onu orada tutabilirim ama sonunda dalga mutlaka kırılır. Hiçbir aşk sonsuza dek sürmez.
- Kralla mutlu olmak için evlenilmez.
- Bir erkeği herkes cezb edebilir, mühim olan elinde tutmaktır. Bir erkek alacağı şeyin ucunu görmekten hoşlanır.
- Ziyafet masalarını terk ederken, hizmetkarların kalan yemekleri mutfak kapısının önünde ucuza satmak üzere kocaman küfelere doldurduğunu gördüm. Kralı, sümüklü böceğin peşinden giden sümük gibi takip eden bir israf, sahtekarlık ve savurganlık hali vardı. Mızrak dövüşünü seyretmek mecburiyetiyle gelen ve saray eşrafının ziyafetini izlemek zorunda kalan fakir halk şimdi ziyafetten artan yemeklerden edinmek için bekliyordu. Kalan ekmek dilimleri, et parçaları ve yarısı yenmiş pudingler onlara verilecekti. Hiçbir şey ziyan edilmeyecek, fakirler hepsini temizleyecekti. Bu insanları beslemek, domuz beslemek kadar ekonomikti.
- Çocukça bir beklentiyle ablamın teknesinin batmasını ve onun boğulmasını umut ettiğimi fark ettim. Onun öldüğünü düşündüğümde içimde gerçek bir acıyla karışık sevinç hissediyordum. Benim için Anne?siz bir dünya düşünülemezdi ama Anne?le ikimize de tek bir dünya yetmezdi.