- Neyzen cansız saza nefes üfleyerek ona can verir, Tıpkı cansız bedenlerimize üflediği nefesle can veren varoluş gibi... Sen O'nun nefesisin işte; Bak, "O" seninle nefes alıyor! Şimdi düşün bakalım; Nefesini neyle tüketmek istiyorsun; Öfkeyle mi, aşkla mı?
- Bir süre önce bir can üflenmiş bana... Bir hamur yoğrulmuş evrenin bir köşesinde İsmi de "Metin" konmuş Hep borçlu hissetmiş kendini bu dünyaya Sazlıktan kopan bir ney olmuş Ödünç aldığı bir "can" la Anlam üflemeye çalışmış yaşamına İşte o hamuru yoğuran Kanseri yenen, beni yetiştiren, Kahramanım anneme... Sana sözveriyorum anne! Başka bir dünya yaratılacak... Oğlun Metin
- - Cehennem nedir Metin? - Cehennem senin kafatasının içidir. - Peki ya cennet nedir? - O da göğüs kafesinin içidir. S: 32
- Sana aşka inanmak yerine, AŞK olmayı vaat ediyorum. İnanç deneyimlenemeyenin ürünüdür. Deneyim olduğunda, inanç hakikate dönüşür. S: 33
- Hayatını olumlamalarla geçiren insanları izlersen, hepsinin bir iki hafta Pollyanna gibi dolaştıklarını; ancak daha sonra ani ve derin çöküşler yaşadıklarını görürsün. Uyguladıkları olumlama dopingi yazık ki daha hızlı ve sert düşüşler yaşamalarına neden olur. Şunu hiç unutma: doping yapan her insan sonradan bedeninin ve kaslarının parçalanmasına hazır olmalıdır. Esas olan düşünceleri bastırmak ya da ötelemek değil değiştirmektir... S: 59
- Avuçiçlerindeki enerji merkezlerini açmanın en etkili yöntemlerinden biri, burundan aldığın nefesi her iki kolunda da dolaştırıp onu avuçiçlerinden dışarıya doğru üflediğini hayal etmektir. S: 84
- İnsanoğlu tarihin bütün çağlarında hep "AŞK" büyüsünün peşinden koşmuştur. En büyük yanılgısı da AŞK'ın iki kişi arasında olduğunu düşünmeleri olmuştur. Gerçek AŞK; iki kişi arasında olmaz. Sınırların kalktığı yerde AŞK ancak "BİR" de filizlenebilir. S: 105
- Günümüzde binlerce kişisel gelişim kurslarına, eğitim seminerlerine, dünyaca ünlü ustalara ve milyonlarca kitaba rağmen insanların arzuladıkları değişimi yaratamamalarının nedeni "AŞK" tan muaf kalmalarıdır. S: 108
- "Ölüm" bildiğin formun sonu, olduğun formun dönüşümüdür! S: 146
- Mesela bebekler, çocuklar ya da hayvan yavruları sevgi dolu olmanın yarattığı cazibenin tam da zirvesindeki yaratıklardır. Dünyanın en gaddar insanı dahi bir çocuk ya da sevimli bir hayvan yavrusu gördüğünde gülümseyerek yumuşamaya başlar. Çocukların enerjisinde evrenin kodu vardır. Kendinde unuttuğun varoluşu, çocukların sevgi dolu yüksek enerjilerinde hissedersin. Altlarına da yapsalar, sümükleri de akıp dursa ve kulağını tırmalayarak bağırıp ağlasalar da onlara karşı tahammülün ve hoşgörün her zaman daha yüksektir. Peki neden? Bir canlının yavrusu henüz egosunu oluşturmadığından sen onu gördüğünde "yuva" yı hatırlarsın. Gerçekte kendin olduğun saf sevgiyi hatırlarsın. Onlar yeni kopup geldikleri cennetin tınısını, kokusunu taşırlar. Sana kendi gerçeğini, kimliğini hatırlatırlar. S: 194