- Sen gittin ya yine
Şimdi İstanbul'un kuşlar gibi pırpır göğüne
Yarın o salkım-saçak denizine vah vah
O ikimizlik güzelliklerin tümüne öbürgün
Bir şapşal gurbet çöreklenir elbet
Ne özlemi düpedüz kana ekmek doğramak bu
Hadi oğlum hadi tosunum hadi Metin
Sıkıysa sabret. - Sen hiç olmasan da ben bu'luğa varım
Bir ışın süzgecindeki al gölgemde
Kıpırdar durur şu ham sevi
Ölesiye öldüresiye
Bak, ölümü ilk kez andım
Senli yaşamamıştım da niye. - Kabaetime pıçak sokuluyor aşktan ötürü;
Caket pantol kumara gidiyor aşktan ötürü;
Gençliğimi harcıyorum bir çırpıda;
Bu da mı aşktan ötürü?
Dangalak! dese biri...
Hayatımın bu parçasını neye benzetsem?
Mesela, mesela, mesela...
Osmanlı tarihinde Deli İbrahim Devri. - Başka ne yapabilirdim, söylesene!
Yeşilinden tut da mavisine kadar,
Nah! yumruk gibi gözlerin vardı.
Narçiçeği dudaklar, kulağının memesi;
Saç dendi mi aklıma seninkiler geliyor,
Bana, kaba herifin birisin, diyorlardı;
Seni sevdikten sonra ince'liverdim:
Efendim'li estağfurullah'lı konuşmalar;
Kundura boyacısına hergün 15 kuruş;
-Elbette, ne zannettindi-
Sakala perdah, bıyığa rastık;
Entarimsi gömlekler,
Çiklet ilen güneş gözlüğü...
İncele incele hani yok mu ya,
Höt! desen devrilecek oğlanlara benzedim.
Bir şey ikram edildi mi; mersi!
Birine tosladın mı; pardon!
Boncurlar, bonsuvarlar...
Bu arada anamın kefen parasını da yedik;
Belediye'deki sıramız güme gitti.
İş bunlarla bitse, öpüp başıma koyacağım;
Beni enayi yerine kodun, değil mi?
Senin için iki eşek yükü şiir yazdım,
Dört kamyon rakı içtim,
Gurbetlere düştüm,
Düz ovada yolumu şaştım. - HAZIR KASABAYA İNMİŞKEN
BİR DE RESİM ÇEKTİRELİM DEDİK
Nutuklarda kitaplarda öyle dedik,
Biraz efendi gibi durun;
Kurağı, sıtmayı, hasta öküzü
Bir an için unutun;
Karnınız tokmuş, sırtınız pekmiş gibi,
Şöyle güler yüzle bir resminizi çekelim;
Torunlarınıza yadigar kalsın.
Gülün yahu,
Adamı sinirlendirmeyin!
Kusura bakma resimci bey;
Gülmesini bilmiyoruz ki... - Yaşamak istiyorum
Yaşamak istiyorsun
Yaşamak istiyor
Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum.
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki, katlanıver, diyeceksin;
Ama böyle de yaşamak olur mu! - Baktım ki tabiatta yalan yok
Çiçek açarsa meyve veriyor
Irmak gibiyse denizlere akacak
Dağsa ovaların çok yükseğinde
Kuzuysa kurttan iyi
Taşsa havadan ağır
Balıksa suda soluyacak
Domuz bile yavrusunu emzirecek
Saçılan her tohum filizleniyor
Yonca oluyor, keten oluyor, buğday oluyor zamanla
Baktım ki tabiatta yalan yok
Ellerimiz el olmadıktan sonra
Vazgeçelim be kardeşler
Aklımız akıl değilse
Gönlümüz gönül değilse
Gücümüz boşunaysa
Vazgeçelim olsun bitsin
Böyle yarı yalan yarı yanlış
Yaşamaktan fayda yok - Eloğlu binlik bozdurur
Ben bozduramam
Eloğlu başını yastığa kor komaz uyur
Ben uyuyamam
Eloğlunun sofrasında dokuz türlü
Benim aç yattığım olur bazan
Benim evim gecekondu
Eloğlunda apartman
Eloğlunda ince müzik
Benimkisi aman aman
Benim kuru başım bana yeter
Eloğlunda karı-kızan
Ben keçileri kaybettim
Eloğlunda usta çoban
Bu soyadı bana haram - İnsan neler için doğuyor da
Neler için yaşayıp
Neler için ölüyor - Aşksa bu, ben buna varım, günlerim sığı;
Gündüze de kalasın diye sevdim seni geceden.
Eşcilim ben, ben buyum, ne güzel huy bu;
Bir hız gelsen, hemen olsan, sonra yazlar;
Bunca yıldan tatmadığım bir tırança balığı...
Belki gözlerinin kıymığı şu denizler!